anadoluverumelimedya.com

S-400 Meselesi

Nejat Eslen / odatv.com

Bu konuda Odatv’de yayınlanan bir önceki yazımda özetle;

Reklam alanı

– Sovyetler Birliği’nin dağılmasından ve Soğuk Savaş’ın bitmesinden sonra ortaya çıkan güç boşluklarını doldurmak için sürdürülen güç mücadelelerinin devam ettiğini, bu sürecin sonunda yeni bir dünya düzeni inşa edileceğini;

-Bu zorlu sürecin, coğrafi konumumuz ile Atlantik ve Avrasya güç merkezlerinin arakesitinde yer aldığımız için bizi zorlu tercihlerle karşı karşıya bıraktığını;

-Soğuk Savaş döneminde NATO içinde Doğudan gelen tehditlere karşı hazırlık yapmışken şimdi Batı kaynaklı tehditlere çareler aradığımızı, bu nedenle meselenin S-400 mü, Patriot mu tercihinden çok daha kapsamlı olduğunu;

-Türkiye’nin zorlu bir jeopolitik tercih ile karşı karşıya olduğunu ve yeni jeopolitik konumunu ve kimliğini aradığını yazmıştım.

Nitekim, ABD Savunma Bakan Vekili Patrick Shanahan’ın 6 Haziranda Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’a gönderdiği mektuptan, ABD’nin de meseleyi ciddi bir jeopolitik sapma meselesi olarak değerlendirdiği anlaşılmaktadır.

Bu mektuptan da anlaşılacağı gibi, Türkiye’yi, Türk-Amerikan ilişkilerinin gelişmesinden bu yana, sadık bir müttefiki, çıkarlarının bekçisi ve yörüngesinin uydusu olarak gören ABD’nin, Türkiye’nin egemen bir ülke olarak kendi güvenliği için S-400 tedarikine tahammülü yoktur.

Shanahan, Akar’a gönderdiği mektupta, eğer Türkiye S-400 teslimatını kabul ederse, F-35 eğitim programlarının iptal edileceğini, Türkiye’nin F-35’leri alamayacağını ve Türkiye’ye CAATSA yaptırımları uygulanması için Amerika’da güçlü bir irade oluştuğunu ifade etmektedir.

Shanahan’ın şu sözleri ise dikkat çekmektedir; “F-35 gibi platformların güvenliğini tehdit etmesine ek olarak Türkiye’nin S-400 tedariki ulusunuzun Birleşik Devletlerle ve NATO bünyesinde işbirliğini geliştirme ve koruma imkanlarını aksatacak, Türkiye’nin Rusya’ya stratejik ve ekonomik aşırı bağımlılığına yol açacak ve Türkiye’nin savunma sanayi ve iddialı ekonomik kalkınma hedeflerini baltalayacaktır.”

Özetle, Shanahan Türkiye’yi tehdit etmektedir. Shanahan Türkiye’yi, eğer S-400’leri getirirsen F-35’leri alamazsın, ekonomik yaptırımlara maruz kalırsın, sıkıştığında ABD’den ve NATO’dan işbirliği bekleyemezsin, dış ticaretin ve yatırımların sekteye uğrar mesajı vererek tehdit etmektedir.

ONA ŞU MESAJLARI GÖNDERMEK İSTERDİM

İşte bu nedenle de S-400’lerin gerçekten de S-400’lerden çok daha fazla olduğu anlaşılmıştır…

Eğer benim Shanahan’a cevap verme sorumluluğum olsa idi ona şu mesajları göndermek isterdim;

-Türk-ABD ilişkileri sadece Amerikan çıkarlarına hizmet eden tek yönlü bir otoyol mudur?

-Neden ABD, NATO içinde müttefiki Türkiye’yi zaman zaman tehdit ederek baskı altında tutmaktadır?

-Mademki Türk –ABD ilişkileri önemlidir, neden ABD zamanında Patriot’ları tedarik etme isteğimizi, insansız hava aracı ve diğer silah sistemi taleplerimizi karşılamamıştır?

-Mademki Türkiye’nin ABD ve NATO ile ilişkileri, korunması ve geliştirilmesi gereken ilişkilerdir, neden ABD ve NATO üyesi ülkeler yıllardır PKK’ya destek vermektedir; neden ABD Suriye’de gözümüzün önünde PKK-YPG devleti kurmaktadır?

-ABD yetkilileri, bencil davranışların, yapılan hataların Türkiye’yi giderek Atlantik yapısından uzaklaştırdığının farkında değil midir?

-ABD yetkilileri, ciddi bir küresel değişim içinde olan ve ABD’nin giderek yalnızlaştığı bu dünyada, Batının yanlışları nedeni ile Atlantik yapısından uzaklaşabilecek Türkiye’nin, Rusya ve İran ile yakın işbirliğine girmesi ile küresel jeopolitiğin bütünü ile değişeceğinin ve dünyanın üç kutuplu düzene döneceğinin fakında değil midir?

Birkaç soru da kendi kendimize soralım;

-S-400 tedarikinin ne kadar stratejik önemde bir mesele olduğu giderek anlaşılmaktadır. Bu konu, TBMM’de yeterince tartışılmış mıdır?

-S-400 tedariki konusunda, milli bir politika oluşturulmuş mudur?

-Eğer S-400’ler tedarik edilirse ABD yaptırımlarına karşı milli bir cephe kurulacak mıdır?

 

Yazının devamı için: odatv.com/s-400-gercekten-sadece-s-400-degilmis-08061903.html

 

About armadmin 9322 Artikel
Günlük olaylara toplum duyarlılığını yükseltebilmeyi umuyoruz.