anadoluverumelimedya.com

CHP Milletvekili Gürer: Hem insan sağlığına hem ekonomiye zararlı

MELTEM YILMAZ / Birgün

Reklam alanı

CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, şeker fabrikalarının özelleştirilmesine ilişkin BirGün’ün sorularını yanıtladı. Şeker fabrikalarının özelleştirilmesinin, Türkiye’de tarımı tümüyle bitireceğine dikkat çeken Gürer, meselenin sağlık boyutuna da işaret etti.

»Şeker fabrikalarının özelleştirilmesi gündemde. Siz bu konuda yoğun çalışma temposu yürütmüş bir isim olarak, şeker fabrikalarının özelleştirilmesine neden karşı olduğunuzu anlatır mısınız?
Ülkemizde 52 ilde şeker pancarı ekilip üretilebiliyor. Ve bundan da 300 binin üzerinde insan doğrudan kazanç sağlıyor. Şeker pancarı stratejik ürün çünkü bundan çiftçi de, tarım işçisi de, şekerin satışını, pazarlanmasını yapan esnaf da, nakliyeci de, besici de faydalanıyor. Yani çok yönlü fayda sağlayan bir ürün şeker pancarı. Bu işten herkes kendini düşenden pay almasından öte, tarımın, köyün ve köylünün varlığını sürdürebilmesi için gerekli. Ayrıca şeker pancarının diğer ürünlerden farkı, devlet bunda alım garantisi sağlıyor. Uyguladığı kota çiftçiyi mağdur etse de, devletin para vererek aldığı ender ürünlerden biri bu. Şeker pancarının varlığı ayrıca insan sağlığına zararı olmayan şekerin üretimine vesile oluyor. Küspesi hayvanlara yem oluyor.

»Şeker fabrikalarının özelleştirilmesinin altında yatan temel neden, maliyetleri, insan sağlığına zararlarına rağmen düşürme amacını taşıdığını biliyoruz. Bunu biraz açar mısınız?
Türkiye’de fabrikalarda uzunca süredir teknolojik yenilemeye gitmediler, bunun sonucunda da maliyetler arttı. Bu nedenle şeker pancarı daha maliyetli bir ürün gibi görülüyor. Ama şeker pancarı olmadan Türkiye tarımı artık ayakta duramayacak. Dediğim gibi, şeker kamışı şekerinin de, nişasta baslı şekerin de, yoğun tatlandırıcıların da, şeker pancarından maiyeti düşük. Şu anda Türkiye’de şeker pancarından elde edilen şekerin daha az, yoğunlaştırılmış tatlandırıcı ile nişasta bazlı şekerin kullanımının daha da yaygınlaştırılması sağlanıyor. Ancak bu durum insan sağlığı açısından son derece tehlikeli.

»Hangi aşamalardan geçecek süreç nasıl olacak bizi ne bekliyor?
3 Nisan’sa birinci grup fabrikalar özelleşecek. Bununla ilgili hükümet 2019 seçimlerini düşünerek kendince bir görüntü gizliliği yaratmış. Fabrikaları alan kişilerin 5 yıl süreyle bu işletmeleri sürdüreceği söyleniyor. Oysa alan kişilerin bu işletmelerin sürdüreceği süre 2019 seçimleri. Eğer halkımız tek adam rejimine hayır derse, bu fabrikaların ve tarımın geleceği kurtulur. Zira, burayı alacak kişiler daha çok arazileri için alıyorlar.

»Konunun muhatapları ne kadar konunun bilincinde?
Önceleri farkındalık bu kadar yüksek değildi ama artık farkındalar. Türkiye’de özelleştirme topluma çok yalanlarla anlatıldı, herkesin işi daha iyi olacak, işçiler daha çok maaş alacak, özelleştirilen kurumlar daha modernize olacak dediler ama yurttaş gördü ki bunların hiçbiri gerçekleşmiyor. Özelleştirilen kurumlar kapatılıyor, arsaları değer buluyorsa buluyor yoksa birer hurdalık ya da değersiz alan kılınıyor. Tütünü tükettik, tarım işletmelerine dayalı olan birkaç kamu iktisadi teşebbüsü kaldı, çiftlikleri kiraladık, arazi alıp orda tarım yapmaya yöneldik, kendi topraklarımızda tarımı bitirdik. Bu anlamda şeker fabrikaların özelleştirilmesi demek Türkiye’de tarımın bitirilmesi demek. Şeker fabrikaların yok edilmesi yeni göçleri de yaratacak, köyden kente göç iyice hızlanacak. Bu sorunu toplumsal tepki çözer, zira bu süreç çiftçi, işçi, esnaf, nakliyeci herkesin süreci. Yalnızca bor ekiciler pancar kooperatifinin 42 bin üyesi var.

»Bir de işin sağlık boyutu var tabii.
Evet, AB ülkeleri nişasta bazlı şekere kota uyguluyor ve yüzde 5’i geçirmiyor. Türkiye’de yüzde 10 olan kota, Bakanlar kurulu kararıyla yüzde 50’ye kadar çıkarılıyor, yeni düzenlemeyle yüzde 90’ı bulacak. Mısır şurubunun kanserojen olduğunu dünya bildiği için kendi ülkesinin kullanımını yasaklıyor, bizimkiler daha çok kullanılsın diye davetiye çıkarıyor. Zaten ülkemizde son yıllarda gıdada denetimler iyice bozuldu. Bakanlığın yeteri kadar kadrosu olmaması ve enflasyonu düşürmek için kaçak ürünlere göz yumması nedeniyle gıda terörü gitgide artıyor. 2016’dan bu yana hileli ürünler de teşhir edilmiyor. Şimdi örneğin peynir bile ile gerçek sütten yapılmıyor. Bunun daha ötesi olabilir mi? GDO’lu ürünler almış başını gidiyor, hem yiyeceklerde kaçak olarak kullanılıyor hem de yemde kullanılıyor ve insana geçişe neden oluyor.

About armadmin 9321 Artikel
Günlük olaylara toplum duyarlılığını yükseltebilmeyi umuyoruz.