anadoluverumelimedya.com

Feyzioğlu: Cumhurbaşkanı’nın önüne kim bu projeyi getirdiyse kripto FETÖ’cüdür

Genişletilmiş 13’üncü Karadeniz Baro Başkanları toplantısı, Karabük’ün Safranbolu ilçesinde yapıldı. Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, bir otelde düzenlenen toplantı sonrası gazetecilere açıklamalarda bulundu. Feyzioğlu, Türkiye Cumhuriyeti’nin uluslararası hukuktan kaynaklanan meşru savunma çerçevesinde Afrin’de başarılı olacağını söyleyerek, “Bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın. Yeter ki devletimiz devlet aklıyla, binlerce yıllık milletimizin birikiminden süzülüp gelmiş o eşsiz akılla davranabilsin”dedi.

Reklam alanı

“Bu projeyi önüne getirenleri tespit etsin”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Türkiye Barolar Birliği’nin başındaki Türk ifadesinin kaldırılması gerektiği ile ilgili açıklamasına değinen Feyzioğlu, şöyle dedi:

“Sayın Cumhurbaşkanı eğer sarayında, yakın çevresinde kimin kripto FETÖ’cü olduğunu, kimin yabancı devlet istihbarat ajanı olduğunu merak ediyorsa, gerçekten FETÖ ile mücadelede samimiyse bu projeyi önüne getirenleri tespit etsin. Sayın Cumhurbaşkanı’nın önüne kim bu projeyi getirdiyse kripto FETÖ’cüdür, PKK’nın sempatizanıdır, PKK’nın adına iş ve işlem yapmaktadır, yabancı istihbarat örgütlerinin kadrolu ajanıdır. Çünkü bu proje 2013’te PKK ile el ele faaliyet yürüten FETÖ’nün hepimiz tarafından bilinen projesidir. FETÖ derneklerini barolaştırmak, PKK’nın derneklerini barolaştırmak ve bunların üst birlikleri olarak meşrulaştırmak projesidir. 2013’te bu projenin yazarı kripto FETÖ’cüler ve yabancı istihbarat ajanları 2018’de projeyi Sayın Cumhurbaşkanı’nın önüne yepyeni bir proje olarak koymuşlardır. Bu kripto FETÖ’cülerin ve yabancı istihbarat ajanlarının amacı bağımsız baroları ve Türkiye Barolar Birliği’ni yok ederek Türkiye’yi tüm dünyada bir diktatörlük olarak tescillemektir. Çünkü bu ajanlar çok iyi bilmektedirler ki TBB ve barolar bağımsız kaldığı sürece Cumhurbaşkanı’nın, hükümetin hiç kimsenin emrine girmeden doğruları en milli hassasiyetle söylemeye devam ettikleri sürece dünyada Türkiye Cumhuriyeti’ni diktatörlük diye tanıtmakta zorlanmaktadırlar. Öyleyse TBB ve barolar birliği yine kandırılmış olan Cumhurbaşkanı eliyle yok edilirse Türkiye’nin diktatörlük olduğuna dair tezleri artık Avrupa’da ve Amerikan kamuoyunda kimse tarafından çürütülemeyecektir. Amaçları bu ajanların, kripto FETÖ’cülerin TBB ve barolarını kapatmış Türkiye’yi Saddam’ın Irak’ına, Esad’ın Suriye’sine, Kaddafi’nin Libya’sına benzetmektir. Ardından da en kısa zamanda 15 Temmuz’da başaramadıkları bölünme, parçalama harekatını milli direnişi yok ederek arkalarına dünyayı alarak başarmaya çalışmaktır. İşte büyük proje budur. Ordumuz Afrin’de seferdedir. Yabancı basını izleyenler her gün Türkiye’nin emperyallerin kara propaganda araçları yoluyla sivilleri katletmekle suçlandığını görebilirler. Dünyayı Afrin’de Türkiye Cumhuriyeti meşru savunma hakkını kullanmaktadır. Sivilleri de canından aziz bilmektedir diye savunan Türkiye Barolar Birliği ve barolardır. Şu halde ordumuz Afrin’de seferdeyken ve TSK’yı gövdesiyle koruyan Türkiye Barolar Birliği ve barolar bu davaya baş koymuşken ve dünyada da Türkiye’ye siz soykırım suçu işliyorsunuz diye büyük plan pişirilirken bize yönelik harekat zamanlaması itibariyle manidar olmanın ötesindedir, açıktır seçiktir. Bu bir emperyal projedir ve yine kandırılmış olan Cumhurbaşkanı eliyle hayata geçirilmek istenmektedir.”

 “Kapalı kapılar ardındakilere ulaşmak bizim işimiz değildir”

Feyzioğlu, 24 Şubat Ankara’da toplantı yapacaklarını belirterek, şöyle devam etti:

“Sayın Cumhurbaşkanı’nın milli menfaatlere aykırı, terör örgütlerini sevindiren ve yargıyı tamamen yok edecek projesini dile getirmesinden sonra mümkün olan her girişimde bulunduk. Aklımıza gelecek ilgili ve yetkili olduğunu düşündüğümüz devlet içindeki her kademedeki kişiye ulaştık. Maalesef Cumhurbaşkanı’na devlet eliyle ulaşmakta muvaffak olamadık. Kapalı kapılar ardındakilere ulaşmak ise bizim işimiz değildir. Projenin ısrarlı bir şekilde yürütülmesi devam etmektedir, önlenebilmiş değildir. Eminim ki iktidar partisi saflarında da büyük bir vicdanlı çoğunluk yapılanın ne kadar yanlış ve Türkiye’nin geleceği açısından ne kadar tehlikeli olduğunu görmektedir. Adalet bürokrosisinin tamamı yapılanın yanlış olduğunu bilmektedir. Ancak kapalı kapılar ardındaki projeyi yazanlar ulaşılamaz durumdadır. Bu sebeple olağanüstü toplanan yönetim kurulumuz 24 Şubat’ta tüm baro başkanlarımızı, barolarımızın seçilmiş tüm kurullarını ve Türkiye’deki tüm avukatları Ankara’da hepimizi alabilecek bir büyük toplantı mekanında kripto FETÖ’nün, PKK’nın, emperyel güçlerin bu projesine ‘Hayır’ demek ve Türk milletine gerçekleri anlatmak üzere davet etme kararı almıştır. TBB, barolarımız ve tüm avukatlarımız varlık sebebimiz olan Türk milletine emanettir bu andan sonra. Her hesabın üzerinde yüce rabbimin daha büyük bir hesabı vardır. Can borcumuz cenabı Allah’adır. Namus borcumuz Türk milletinedir. Bundan başka hiç kimseye hiçbir borcumuz ve eyvallahımız yoktur. Ağzımızdan çıkacak son sözler, son nefesimiz doğruları Türk milletine anlatmak için harcanacaktır. Bizi vurabilirler, bizi kırabilirler ama yüce Türk milletinin önünde söz veriyoruz, and içiyoruz bizi asla eyip, bükemeyeceklerdir. Yüreği bizimle atan milyonlarca Türk vatandaşının yüreğinde kazılıdır bizim Türkiye ismimiz, onu da hiç kimse, hiçbir kanunla sökemeyecektir. And içeriz. Dilerim aklı selim galip gelir, gazamızda mübarek olsun”

Türkiye Barolar Birliği toplantıda şu kararları aldı:

1. Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın; Türkiye Barolar Birliği’nin isminden ‘Türkiye’ kelimesinin çıkarılacağına, Bu kelimenin sadece layık olan kuruluşlar tarafından kullanılmasına izin verileceğine,

ayrıca avukatlık mesleğinin icrası için barolara üye olma zorunluluğunun da kaldırılacağına, illerde isteyen avukatların bir araya gelerek dernek gibi istediği sayıda baro adıyla örgütlenmeler yapabileceğine, bunların da istedikleri gibi kendi üst birliklerini kurabileceklerine dair açıklamaları yönetim kurulumuzca değerlendirilmiştir.

2. Sayın Cumhurbaşkanının dile getirdiği bu projenin amacı, Anayasada yapılan Hakimler ve Savcılar Kurulu’na ilişkin değişiklikten sonra, yargının bağımsız kalan tek ayağı olan avukatları da hükümete bağlamak, hükümetin avukatı haline getirmektir.

3. Yönetim kurulumuz, hâkim ve savcıların bağımsızlıklarının sistemsel güvencesinin yok edilmesinden sonra avukatları da hükümete bağlama girişimini, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni yargısıyla birlikte ‘parti devleti’ ne dönüştürmenin en ileri adımı olarak değerlendirmektedir.

4. Türkiye Barolar Birliği her koşulda ve her tehdite karşı, dönemsel olarak değil, seçim yatırımı olarak hiç değil, ilkesel olarak en milli duruşu sergilemiştir. Milli her konuda kandırılmış olan ve bunu da daha sonra ‘kandırılmışız’ diye beyan eden kişilerin, kendilerini daima zamanında ve en milli duygularla uyaranların duruşunu sorgulama hakkı yoktur. Bu sorgulamayı yapanlar, en sağlam tartı olan Türk Milleti’nin vicdanında çoktan sorgulanmaya başlanmıştır. Milli olmanın ilk koşulu, görevini Anayasa’ya ve kanuna uygun olarak yapmak, Devlet yönetimine kişisel duyguları ve kısa vadeli siyasi parti menfaatlerini karıştırmamak, her ne olursa olsun tarafsız davranmayı başarabilmektir.

5. Cumhurbaşkanı’nın baroları ve Türkiye Barolar Birliği’ni bölme projesine karşı çıkışımız, milli duruşumuzun, vatanımıza ve Milletimize olan namus borcumuzun gereğidir. Bugün iktidar gücü; milli iradenin temsilcisi olan Türkiye Büyük Millet Meclisi etkisizleştirilerek, kapalı kapılar ardında, sınırsız, ölçüsüz, denetimsiz ve devletimizin tüm geleneklerine ve Anayasa’ya aykırı olarak küçük bir azınlık tarafından kullanılmaktadır. Türkiye Barolar Birliği ve barolarımızın, bu azınlığın son derece rahatsız olduğu hukukun üstünlüğü, adil yargılanma, suçsuzluk karinesi, savunma hakkı, yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı gibi temel kavram ve hakları savunması, Anayasa’dan ve kanunun açık hükmünden kaynaklanan en temel görevidir. Türkiye Barolar Birliği ve barolarımız bu görevi, bu hakların asli sahibi olan 81 milyon vatandaşımız ve henüz doğmamış evlatlarımız da dahil olmak üzere tüm Türk milleti adına üstlenmiştir.

6. Türkiye Barolar Birliği ve barolarımız, sadece meslek örgütü değildir. İddia, yargılama ve savunma üçlüsünden oluşan yargının kurucu unsurudur. Bu kurucu unsurluk görevinin dayanağı, Anayasa’daki hukuk devleti ilkesidir. Cumhurbaşkanının dile getirdiği projenin nihai hedefi, 81 milyon vatandaşımızın temel haklarını savunmasız bırakmak, hukukun üstünlüğünün yerine, güç sahibi olanların üstünlüğünü yerleştirmektir. Türk Milleti şunu çok iyi bilmektedir: Bu amacın önündeki en büyük engel Türkiye Barolar Birliği ve barolarımızdır. Bizim hedef alınmamızın sebebi de budur.

7. Savunma mesleği, hukuk devletinin ve her vatandaşımızın insan haklarının güvencesidir. Avukatların hükümete bağlandığı bir düzende savunma mesleğinden söz edilemez. Bu proje, adalet sistemini tamamen çökertmeye yönelik olduğu için Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ve Türk Milleti’nin bekasını da doğrudan doğruya hedef almaktadır.

8. Türk Milleti bilmelidir ki; bu projeden en büyük heyecan ve mutluluğu Türkiye’yi bölmek ve yıkmak isteyen terör örgütleri ile onlara maddi manevi her türlü desteği veren küresel oyun kurucular çoktan duymaya başlamıştır. Bunların eliyle ve baro adıyla kurulacak dernekler ve onların üst birlikleri her milli meselede iç ve dış kamuoyunu Türkiye’nin gerçekleri hakkında yanlış bilgilendirecekleri ve fakat devlet eliyle kendilerine sıfat kazandırıldığı için etkili olabilecekleri imkana kavuşacaktır. Nitekim bu projenin, 2013 yılında FETÖ tarafından gündeme getirildiği hepimizin malumudur.

9. Öte yandan Türkiye Barolar Birliği’ni ve baroları bölmek, baro ve üst birlik adıyla derneğimsi yapılar türetmek, 108.000 avukatımızı, onların eş ve çocuklarını, 20.000 stajyer avukatımızı, Türkiye Barolar Birliği tarafından bir kuruş kamu kaynağı kullanılmadan verilen ve dünyada emsali olmayan sağlık yardımından, meslektaşlarımızın öksüz ve yetimlerinin sahiplenilmesinden, yaşlı ve ihtiyaç sahibi meslektaşlarımızı ek emeklilik ödeneğinden, iş göremez duruma gelen meslektaşlarımızı kimseye muhtaç olmamalarını sağlayan etkili bir sosyal yardım hizmetinden mahrum edecektir. Bu mahrumiyet, her siyasi görüşten en az yarım milyon vatandaşımızı dolaylı veya doğrudan mağdur konumuna düşürecektir.

10. Sayın Cumhurbaşkanı’nın milli menfaatlere aykırı, terör örgütlerini sevindiren ve yargıyı tamamen yok edecek projesini dile getirmesinden sonra mümkün olan tüm kanallar yoluyla açık ve yakın tehlikeyi ilgili ve yetkili olmasını beklediğimiz her kişi ve makama en yapıcı bir üslupla anlattık. Ancak projenin ısrarla yürütüldüğünü görüyoruz. Bu sebeple olağanüstü toplanan yönetim kurulumuz, oybirliğiyle, 24 Şubat 2018 tarihinde tüm baro başkanlarımızı, barolarımızın Türkiye Barolar Birliği delegelerini, seçilmiş tüm kurullarını ve tüm meslektaşlarımızı Ankara’da çok yüksek katılım dikkate alınarak belirlenecek uygun bir salonda olağanüstü toplantıya davet etme kararı almıştır. Toplantının tüm organizasyonu için başkanlık divanı tam yetkilendirilmiştir.

11. Türkiye Barolar Birliği, barolarımız ve tüm avukatlarımız varlık sebebimiz olan Türk Milleti’ne emanettir.

cumhurıyet

About armadmin 9322 Artikel
Günlük olaylara toplum duyarlılığını yükseltebilmeyi umuyoruz.