anadoluverumelimedya.com

‘Hayır’ demek için kadınların daha çok nedeni var

İhsan Çaralan / Evrensel

Reklam alanı

Tarih olarak 8 Mart’a daha zaman var. Ama uzunca bir zamandan beri 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü etkinliklerinin bir güne sığmadığı (bir haftaya, bazen 10 güne yayıldığı) ülkemizde, kadınların 8 Mart etkinlikleri başladı bile. Bu hafta sonunda da İstanbul başta olmak üzere bir çok kentte kadınlar alanlara çıkarak, eşit haklar için taleplerini haykırırken, kadına yönelik her tür şiddeti, emek sömürüsünü ve yaşamlarına yönelik her türden erkek egemen ve gerici müdahaleyi lanetleyecekler.

Bu yıl Dünya Emekçi Kadınlar Günü kutlamaları OHAL koşullarında yapılıyor. Bu, geçmiş yıllara göre etkinliklerinin daha çok yasaklarla, “OHAL var” bahanesiyle engellenme girişimleriyle karşılaşacağı anlamına gelmektedir. Nitekim, daha önceki gün Diyarbakır’da KESK’li ve DİSK’li kadınların 8 Mart etkinlikleri için çağrı yapmak amacıyla düzenledikleri basın açıklaması polisin müdahalesiyle karşılaştı. Polis kadınları zorla dağıtmaya çalıştı. Bazı kadınlar da gözaltına alındı.

İzmir’de ise valilik, “8 Mart kutlaması 5 Mart’ta yapılamaz!” gerekçesiyle İzmirli kadınların 5 Mart’ta yapmak istedikleri mitingi yasaklamaya çalıştı! Ancak kadınlar yaptıkları açıklamalarla, 8 Mart kutlamalarının Türkiye’nin yakın tarihi içinde dişleriyle tırnaklarıyla kazandıkları bir mevzi olduğunu ve geri adım atmayacaklarını söyleyerek OHAL’in engellerini de aştılar.

Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nden bakıldığında bu yılın diğer bir özelliği de Türkiye’yi “tek adam tek parti yönetimine” götürmek üzere yapılan anayasa değişikliğinin referanduma götürüldüğü koşullarda kutlanacak olmasıdır. Bu da ister istemez 8 Mart kutlamalarıyla, referandumda kadınların “evet mi hayır mı” diyeceği tartışmasını da kadın çevrelerinin gündeminin ön sırasına taşımıştır.

Evet, referanduma sunulan anayasa değişikliği metninde kadınların taleplerini dikkate alan olmadığı gibi kadınların kazanılmış haklarını direkt ortadan kaldıran düzenlemeler yoktur. Ama bu düzenleme;

-Ülkenin bundan böyle nasıl yönetileceği, yargının, yasamanın yürütmeye bağlandığı, “tek parti tek adam yönetimi”, demokrasi ve özgürlük isteyen diğer kesimlerin olduğu gibi kadınların mücadelesi bakımından da son derece ciddi bir tehdit oluşturmaktadır.

-Bu anayasa değişikliğinin arkasında olan “evet” cephesindekilerin, bugüne kadar kadınların kazanılmış haklarına saldıran, bunun için “torba yasalara” madde sıkıştıran, kadınlar üstündeki iki kat sömürüyü ağırlaştıran, kadına yönelik şiddete, kadın cinayetlerine, çocuk istismarlarına dini-kültürel (ideolojik) dayanaklar üreten, hamile kadınların sokağa çıkıp çıkmamasına, nerede ne kadar desibelle konuşup gülebileceğine… kadar kadınları zapturapt altına almayı isteyen odaklar oluğu apaçıktır.

Çünkü işçi olarak, kamu emekçisi olarak, çeşitli sektörlerde çalışanlar olarak kadınlar, erkek emekçiler gibi “hayır” demek için çok ciddi nedenlere sahiptir. Ama yukarıda belirtildiği gibi, “evet”in tarafındaki güçlerin kadınları ikinci sınıf, fıtratında erkekle eşit olmayı taşımayan cins olarak gördüğü için kadınlar erkek sınıf kardeşlerine göre “hayır” demek için iki kat nedene sahiptir.

AKP’ye yakın kadın çevreleri bile bu tehdidin farkındalar, kadınların kaygılarını ölçmek için anketler yapıyorlar, stratejiler geliştiriyorlar. Bütün anketler ev kadınları ve dün AKP’ye oy vermiş kadınlar içinde de “kararsızlar”ın sayısının yüksek oluğunu göstermektedir. Bu da referandum sürecinde kadınlar arasındaki çalışmanın önemini daha da artırmaktadır.

Tüm kadınların Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü kutluyor, 16 Nisan’da yapılacak referandumunun kadınlar için de “hayır”lı olmasını diliyoruz.

About armadmin 9322 Artikel
Günlük olaylara toplum duyarlılığını yükseltebilmeyi umuyoruz.