anadoluverumelimedya.com

“ABD İncirlik’e Alternatif Üs Seçeneklerini İncelemeli”

Reklam alanı

Washington’daki düşünce kuruluşlarından Demokrasileri Savunma Vakfı’nın (FDD) raporunda, Amerika’nın başta İncirlik Üssü olmak üzere Türkiye’deki askeri varlıklarına alternatif seçenekleri incelemesi gerektiği görüşü dile getirildi.

FDD uzmanları John Cappello, Patrick Megahan, John Hannah ve Jonathan Schanzer tarafından kaleme alınan raporda, “Türkiye’deki rahatsız edici eğilimler ve artan istikrarsızlığa dair soru işaretleri, orada hassas ve stratejik askeri varlıklar tutmaya devam edilmesinin neticeleri üzerinde kapsamlı bir gözden geçirme çalışmasını gerektiriyor” ifadesi kullanıldı.

Bu tespitin ABD’nin Türkiye’deki askeri varlıklarını derhal çekmesi gerektiği anlamına gelmediği, bu yönde bir diyalog için zamanın daha çok erken olduğu vurgulanan raporda şu değerlendirmeye yer verildi:

“Türkiye’deki tesisler Amerika’nın hedefleri açısından önemli taktiksel ve stratejik çözümler sağlamaya devam ediyor. Bunun da ötesinde, ABD’nin Türkiye’deki üslerini küçülttüğü ya da terk ettiği şeklinde herhangi bir iddia, Ankara, Washington ve NATO arasında daha da büyük bölünmelere yol açabilir. Bununla birlikte, son dönemki gelişmeler ve devam etmekte olan gidişat çizgileri düşünüldüğünde, kritik önemdeki stratejik varlıklar için alternatif üs noktalarını incelememek sorumsuzluk olur.”

Raporda, İncirlik Üssü’ne alternatif olarak, Kıbrıs’ta İngiliz Kraliyet Hava Kuvvetleri’ne ait Akrotiri üssü, Ürdün’deki Muvaffak Salti Hava Üssü ve kuzey Irak’taki üsler olası seçenekler arasında gösterildi.

Türkiye’de 15 Temmuz darbe girişiminin arkasında Amerika’nın olduğu yönündeki suçlamalara işaret edilerek, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti hükümetinin ABD’nin Türkiye’deki operasyonlarını sınırlandırabileceği, hatta Amerikan güçlerinin tamamen çekilmesini isteyebileceği ihtimaline dikkat çekilen raporda, “Eğer Türkiye’deki siyasi vaziyet daha kötüleşirse, güvenlik alanındaki endişeler de ABD’yi kaynaklarını yeniden konumlandırmaya zorlayabilir” denildi.

Raporda, Türkiye’deki ABD ve NATO varlıklarının geleceğiyle ilgili tartışmaların “olası durumlar planlaması” olarak görülmesi gerektiği, amacın Türkiye’nin ittifaktaki konumunu zayıflatmak ya da gölgelemek olmadığı ifade edilirken, Amerikan varlıklarının taşınmasının “ilk tercih edilen seçenek” olmadığı vurgusu yapıldı. Raporda şöyle devam edildi:

“ABD-Türkiye ortaklığının her iki ülkenin de çıkarına olduğu ve dolayısıyla daha fazla uyumlu hale getirilmesi gerektiğinin altı çizilmeli. Uygulanacak herhangi bir baskı da titizlikle ve NATO üyeleriyle koordinasyon halinde yapılmalı. Ancak Erdoğan’a ABD’nin sadece Türkiye’ye bağımlı olmadığı sinyalini vermek, ilişkilerin tekrar eşit zemine oturmasına yardımcı olabilir.”

TBMM’de 2003 yılında Irak tezkeresinin geçmemesinin kısmen bir nedeninin, Ankara’nın Washington’ın Irak’ı kuzeyden değil de güneyden işgal etme şeklinde alternatif bir planı bulunduğunu düşünmemesi olduğu öne sürülen raporda, “ABD aynı hatayı tekrarlamaktan kaçınmalı ve seçeneklerini daha etkili şekilde dillendirmeli” ifadesi kullanıldı.

Raporda ayrıca, Türkiye’deki Amerikan varlıkları üzerindeki tartışmaların “ya hep ya hiç” şeklinde görülmemesi gerektiği de kaydedilerek, “Eğer gerekli görülürse Ankara ve Washington, bazı varlıkların kalması, bazılarının ise taşınması yönünde yeni bir düzenleme üzerinde anlaşabilir” denildi.

Konunun Amerika’daki yönetim ve Kongre birimlerinde etraflıca tartışılması ihtiyacına da işaret edilen raporda, “Bu tartışmalar Ankara’ya önemli bir mesaj da gönderecek; (askeri varlıkları) yeniden konuşlandırmaya hevesli olmasak da Türkiye’nin gerek iç, gerek dış politikaları bizimkilerle uyumlu olmadığı müddetçe bu seçeneği düşüneceğiz” ifadesine yer verildi.

Rapor Kongre’de tartışıldı

Raporla ilgili olarak Kongre binasında da FDD tarafından bir panel düzenlendi.

Panelin konuşmacılarından eski NATO Avrupa Müttefik Kuvvetler Komutanı John Breedlove, Türkiye’nin çok zorlu bir coğrafyada yer alması ve taşıdığı jeostratejik öneme işaret ederek, “Türkiye gibi bir ülkeyle askeri ilişkiler de olağanüstü derecede önemlidir. Türkiye ile ilişkilerimizi daha geliştirme noktasında çaba göstermemiz gerekiyor ve bunu yaparken güçlü askeri ilişkilerimizi sürdürmemiz de gerekiyor. Bence darbe girişiminden sonra bu daha da önemli hale geldi” diye konuştu.

İncirlik ve son dönemde Diyarbakır’daki üssün hem NATO ittifakı hem de Türk-Amerikan ikili ilişkileri açısından çok önemli platformlar olduğuna vurgu yapan Breedlove, ABD’nin Türkiye’ye yönelik politikalarında “ani ve sert değişikliklere” gitmemesi gerektiği uyarısında bulundu.

“Görmek istemediğimiz şey, ilişkilerde öngörülemezlik” diyenBreedlove, “(ABD’nin Türkiye’deki askeri varlıklarını taşıması) İlk tercihimiz olmadığına katılıyorum ama askeri yetkililer tedbir gereği planlar yaparlar” ifadesini kullanarak, bunun kararının planlama üzerinde iyi düşünülmüş ve gerçekçi diyalog temelinde alınması gerektiğini söyledi.

Bir soru üzerine Breedlove, ABD’nin Türkiye’deki askeri varlıklarının sadece İncirlik’ten ibaret olmadığına da dikkati çekti ve arama-kurtarma faaliyetleri açısından Diyarbakır üssünün çok önem taşıdığını dile getirdi.

ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi ve FDD’nin kıdemli danışmanı Eric Edelman da, iki ülke arasında “çok samimi, stratejik bir diyaloğun” yeniden tesis edilmesi gerektiğini söyledi. İki ülkenin son yıllarda özellikle Suriye kaynaklı görüş ayrılıkları yaşadığına değinen Edelman, “Bunda Amerika’nın da hatası vardı. Türk muhataplarımızı yeteri kadar dinlemedik, son 4-5 yıl içerisindeki kaygılarına yeterli dikkati göstermedik. Arada samimiyet eksikliği vardı” dedi.

Edelman, darbe girişiminin ardından Türk ordusundaki geniş çaplı gözaltı ve tutuklamalara işaret ederek, bunun kaçınılmaz olarak iki ülkenin askeri ilişkilerine olumsuz etkisinin olacağını söyledi.

FDD’nin diğer bir kıdemli danışmanı John Hannah da, son 14 yıl içerisinde Türkiye ile Amerika arasında çarpıcı derecede bir stratejik ayrışma yaşandığını öne sürerek, “Türkiye elbette bir düşman değil, ama güçlü bir NATO müttefiki kategorisine girdiği tezini savunmak da çok zor” ifadesini kullandı.

Hannah, Türkiye’de hem iç hem dış politikada geriye dönük bir gidişat olduğunu da iddia ederek, ABD’nin bu noktada Ankara’ya karşı daha agresif olması, “ortağını daha iyi tanıması” ve ona uygun politikalar geliştirmesi gerektiğini söyledi.

Bir soru üzerine Hannah, Türkiye’nin Suriye’de başlattığı operasyonlara işaret ederek, “Eğer NATO’nun ikinci büyük ordusu, Suriye ile 500 mil sınıra sahip ülke, (Suriye’de IŞİD’e karşı savaşta) öne atılıp bizim ana ortağımız olsaydı, ABD de Suriye Kürtlerine, PKK ile bağlantılı gruplara bu kadar bel bağlamak zorunda kalmazdı. Bu bizim ilk tercihimiz değildi” dedi.

amerikanınsesi

About armadmin 9322 Artikel
Günlük olaylara toplum duyarlılığını yükseltebilmeyi umuyoruz.