KEMAL ALBAYRAK / CENEVRE
İsviçre’nin Cenevre kentinde 13 Nisan 2018’de Trumpley Park’ta açılacak Ermeni Soykırımı anıtı girişimini protesto eden vatanseverler basın açıklaması düzenlediler. Açıklamada, İsviçre’yi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi nezdinde mahkûm ettiren Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ali Mercan, Atatürkçü Düşünce Derneği Bern ve Zürih yöneticisi Ethem Kayalı, Atatürkün Bütün Eserleri İsviçre temsilcisi Hasan Kemahlı ile Vatan Partisi Avrupa Temsilcisi Beyhan Yıldırım da hazır bulundu. Mercan’ın Türkçe açıklamasından sonra Yıldırım, AİHM’nin Perinçek Kararı’nın önemi ile Türkiye’nin haklılığını özetleyen konuşmasını Fransızca yaptı. Heyet, basın açıklamasından önce, İsviçre’de AİHM’nin Perinçek Kararı nedeniyle uygulanamaz durumda olan Ceza Kanunu’ndaki 261/4’ün AİHM’nin Perinçek Kararı ile uyumlu hale gelmesini amaçlayan SVP Cenevre Milletvekili Yves Nidegger ile görüştü. Görüşmeye Vatan Partisi Avrupa Yürütme Kurulu üyesi Dr. Murat Burhanoğlu da katıldı. Mercan ve Yıldırım, Trumpley Park’ta yaptıkları açıklamada, Soykırım anıtı inşa edilen her kentte söz konusu anıtların kaldırılması için dava açacaklarını ilan ettiler. Mercan, açıklamasında şu ifadeler kullanıldı:
AİHM, 1915 olaylarıyla ilgili olarak sadece fikir özgürlüğü bağlamında Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek hakkındaki mahkumiyet kararını bozmamıştır.. Daha da önemlisi 1915 olaylarının Birleşmiş Milletler tarafından 1948 yılında kabul edilen Soykırım Sözleşmesi uyarınca, ancak ve ancak yetkili mahkemelerin soykırım konusunda karar alabileceğine, yetkili mahkemeler dışında hiçbir kurumun bir suç tanımı olan soykırım konusunda karar alamayacağına, uygulamada bulunamayacağına hükmetmiştir. Mahkeme, 1915 olaylarının Yahudi Soykırımı ile aynı kategoride değerlendirilemeyeceğini de karara bağlamıştır.
AİHM Büyük Dairesinin 15 Ekim 2015 günlü kararı, AİHM 2. Dairesinin 17 Aralık 2013 günlü kararı, AİHM’nin kararlarından sonra 25 Ağustos 2016 ‘da İsviçre Federal Mahkemesi de Doğu Perinçek hakkında Lozan Sulh Ceza Mahkemesinin verdiği mahkumiyet kararını bozmuştur.
28 Kasım 2017 günü de Ali MERCAN, Ethem KAYALI ve Hasan KEMAHLI- İsviçre davasında da AİHM mahkumiyet kararını bozdu.Ayrıca 26 Şubat 2018’de temyize başvurulmuştur.
AİHM’nin bağlayıcı kararlarına rağmen, hukuki alanda hiçbir yetkisi olmayan belediyeler, parlamentolar soykırım kararları almaktadırlar. İsveç ve Hollanda da olduğu gibi Cenevre’deSoykırım anıtı dikmek istemektedir. Bu girişimler uluslararası mahkeme kararlarını çiğnemektir. Hiçbir geçerliliği yoktur.
AİHM’nin Perinçek Kararı’na dayanarak, İsveç Yüksek İdari Mahkemesi, Vatan Partili Kenan Gündoğdu’nun başvurusuyla Norrköping Belediyesi’nin anıt girişimini durdurma kararı almıştır.
AB üyesi İsveç’te alınan mahkeme kararı ve AİHM kararları İsviçre için de bağlayıcıdır.İsveç’te mahkeme belediyenin Ermeni Soykırımı anıtı dikme girişimini, hukuk dışı değerlendirerek durdurmuştur. BM 1948 Soykırım Sözleşmesi’nden hareketle belediyeler, soykırım konusunda karar veremez, anıt yapamaz, heykel dikemez. AİHM’nin Perinçek Kararlarında, yetkili mahkeme kararı olmadığına, 1915 olayları ile Yahudi Soykırımı’nın aynı kategoride değerlendiremeyeceğine, Yahudi Soykırımı’nda mahkeme kararı varken 1915 olayları konusunda mahkeme kararının olmadığına hükmetmiştir. Bütün bu gerekçeler nedeniyle Cenevre’de dikilmek istenen anıt kanunsuzdur.
İsviçre’de iç hukuk yolu tükendikten sonra Cenevre konusunda sorunu AİHM’ye taşıyacağız. İsviçre Federal Mahkemesi’nin,AİHM’nin Perinçek Kararı nedeniyle bozmak/düzeltmek zorunda olduğu ilk kararını, İsviçre’nin AİHM’de mahkûm edilmesine neden olan kararı ve sürece bakarak, aynı hataya tekrar düşülmemelidir. Cenevre’deki anıt konusunda bu kez uluslararası hukukla uyumlu bir karar verileceğini umuyoruz.
Bu girişim Türk halkı ile İsviçrelileri birbirine düşürmeye, Avrupa Türkiye ilişkilerinin bozulmasına hizmet eder. Bu anıt girişimleriBOP’un İkinci İsrail çabalarından, artı Türkiye ve Türk karşıtlığından yapılmak istenmektedir.Türkiye’nin teröre karşı mücadelesini zaafa uğratmaya hizmet etmektedir. Derhal bu girişimden vazgeçilmelidir.
1915 OLAYLARININ SOYKIRIM OLAMAYACAĞI İLE İLGİ EK BİLGİLER
AİHM 2. Dairesi ve AİHM Büyük Dairesi, uluslararası hukuk açısından şu tarihsel saptamaların altına mührünü vurmuştur:
1. Soykırım, bir hukuk kavramıdır, bir suç tanımıdır. AİHM, soykırım tanımına girmekle, aslında 1915 olaylarının hukukî nitelemesini ele almıştır. Başka deyişle, Ermeni soykırımı var mı yok mu konusuna girmiştir. Soykırım kavramı, hukuki bir kavramdır, günlük dilimizdeki kırım, katliam, karşılıklı kırım gibi kavramlardan farklıdır. Sıradan insanlar ve kurumlar, bir eylemin kırım veya katliam veya karşılıklı kırım olduğu konusunda fikir yürütebilir. Ancak “soykırım” olduğuna hükmedemezler.
2. Soykırım suçunun varlığına, yetkili mahkeme karar verir. Soykırım hükmünde bulunmaya bırakalım parlamentoları, herhangi bir mahkeme bile yetkili değildir. BM 1948 Soykırım Sözleşmesi’ne göre, ancak suçun işlendiği ülkenin mahkemesi veya yetkili Uluslararası Ceza Mahkemesi, soykırım suçunun işlendiğine hükmedebilir. AİHM, bu açıdan kendisinin de soykırıma hükmetme yetkisine sahip olmadığını belirlemektedir.
3. Soykırım suçunu, hükümetler veya kurumlar veya milletler, başka deyişle tüzel kişiler ve topluluklar işlemez. Soykırım suçunu, tıpkı adam öldürme, yankesicilik veya hırsızlık suçlarında olduğu gibi bireyler işler. Suça katılmak da bireysel bir eylemdir.
4. 1915 olaylarında soykırım işlendiğine dair yetkili mahkeme kararı yok. Ceza Hukuku, bireylerin suç oluşturan eylemleriyle ilgilenir. 1915 yılında işlenen eylemlerin soykırım suçunu oluşturduğuna ilişkin bugüne kadar alınmış bir yetkili mahkeme kararı yoktur. O nedenle “Ermeni soykırımı” iddiaları, bütünüyle hukuk dışıdır. Soykırımın bir suç tanımı olduğunu saptadığınız an, 1915 olaylarında böyle bir suç işlenmediğini de saptamış olursunuz. Çünkü yetkili Türk mahkemesinin veya yetkili Uluslararası Ceza Mahkemesinin bu yönde bir kararı bulunmuyor.
5. Herhangi bir parlamento, hükümet, belediye, üniversite, akademik kurum, dernek, toplantı vb, 1915 olaylarında “soykırım yapıldı” yargısında bulunmaya yetkili değildir. Bu tür kararlar, uluslararası hukuka aykırıdır. Hepsi siyasal amaçlı kararlardır.
6. 1915 olayları “Holocaust” diye anılan Yahudi soykırımından farklıdır, aynı sınıflamaya konamaz. Bilindiği gibi Yahudi Soykırımı, yetkili mahkeme kararıyla hükme bağlanmış tek soykırım suçudur. Oysa 1915 olayları hakkında bir yargı kararı bulunmuyor.
7. 1948 yılı öncesindeki eylemlerle ilgili olarak soykırım suçu işlendiği hükmü verilemez.Çünkü soykırım suçu, 1948 yılında Birleşmiş Milletler Sözleşmesiyle kabul edildi. 1948 yılı öncesinde “soykırım” diye bir suç tanımı yoktu. Kanunsuz suç olmaz ilkesi, çağdaş Ceza Hukukunun temelidir. Hiç kimse 1948 öncesi eylemleri nedeniyle soykırım suçundan mahkumedilemez. Kaldı ki, 1915 olayları sırasında yaşayanlardan hiçbiri bugün hayatta değiller. Hayatta bulunmayanlar hakkında ceza yargılaması yapılamaz.
8. Doğu Perinçek, Ermenilere karşı bir aşağılama ve nefret söyleminde bulunmuyor.AİHM kararlarına göre, Doğu Perinçek, Ermeni soykırımı yalanını emperyalistlerin uydurduğunu söylüyor, Ermenileri değil, emperyalistleri hedef alıyor. Ayrıca Perinçek’in kimliği ve kişiliği de nefret ve aşağılama eylemine uygun değildir.
9. 1915 olaylarını bir tarih konusu olarak tartışma özgürlüğü güvence altındadır. Ancak mahkemelerin yetkisini gasp etme özgürlüğü yoktur. Tarihçilerin ve herkesin 1915 olayları konusunda istediği görüşü açıklama özgürlüğü vardır. Ancak 1915 olaylarının soykırım olup olmadığı konusunda hüküm verme yetkisi yoktur. O nedenle tartışma ve düşünceyi açıklama özgürlüğü, 1915 olaylarında ne oldu, nasıl ve niçin oldu konusundadır. Bununla birlikte hiç kimse mahkemenin yerine geçip “1915’te falanca kimse soykırım suçunu işledi” diye hüküm kurma özgürlüğüne sahip değildir. Mahkemelerin yetkisini gasp etme özgürlüğü yoktur. Parlamentolar, üniversiteler vb, 1915 olayları konusunda “soykırım” hükmü veremezler. Hukuka göre, böyle bir özgürlük yok! Özetlersek: “Ermeni soykırımı” yalanı, AİHM kararıyla yerle bir edilmiştir. Artık hiçbir devlet ve kurum, böyle bir iddiada bulunamaz. Bulunurlarsa, çöp kadar değeri yoktur. Çünkü yetkili değiller. Ve göndermede bulunabilecekleri bir yetkili mahkeme kararı yok. Bundan sonra da olması mümkün değildir. Artık okullarda “Ermeni soykırımı yalanları okutularak, Türklere karşı kin ve düşmanlık kışkırtılamaz. O dönem arkada kalmaktadır.
TÜRKİYE HÜKÜMETİNİN SORUMLULUKLARI
Hükümetin Avrupa Birliği’ne ve Ermeni Soykırımını tanıma kararı alan ülkelere derhal muhtıra vermesi gerekir. Ermeni soykırımını tanıma kararları hukuk dışıdır ve derhal kaldırılmalıdır. Hiçbir devlet ve hiçbir devletler topluluğu, yargının yetkisini gasp edemez ve kendisini yetkili mahkeme yerine koyamaz.
SEFERBERLİK BAŞLATIYORUZ
Hükümet gerekli girişimlerde bulunmasa bile, Vatan Partisi, çeşitli ülkelerin parlamentolarının “Ermeni soykırımını” tanıma kararlarını kaldırmaları için çalışmaları başlatmış bulunuyor.
Yapacağımız işleri dört maddede özetleyebiliriz:
Bir: Ermeni soykırımını kabul etmeyenleri cezalandıran yasaları kaldırtacağız veya ilgili maddelerin yalnızca Yahudi soykırımı için uygulanmasını sağlayacak değişiklikler yapılmasını sağlayacağız.
İki: Ermeni soykırımını tanıyan parlamento kararlarının kaldırılması için kolları sıvıyoruz.
Üç: Ermeni soykırımı yalanlarını okul kitaplarından temizlettireceğiz.
Dört: Hiçbir yere “Ermeni soykırımı” anıtı diktirmeyeceğiz.
Uluslararası mahkeme kararlarına dayanıyoruz, insanlığın demokratik hukuk birikimine güveniyoruz ve Türk milletinin gücünü biliyoruz.
Avrupa’daki bütün vatandaşlarımızı, demokratik kitle örgütlerimizi, temsilciliklerimizi seferberliğe çağırıyoruz.
aydınlık