anadoluverumelimedya.com

“Kahvaltı hazır…”

Adnan İslamoğulları / Yeniçağ

Reklam alanı

O ne güzel ne mucizevî bir sestir öyle…

“Kahvatı hazır…” diyen dünyanın en güzel ve en iyi kadınının yani eşim hanımefendi hazretlerinin sesidir o…

Kahvaltı hazırdır…

Domates, biber, maydanoz, reyhan otu mukadddes zeytinyağı ve limon ile terbiye edilmiş, üzerinde mukades zeytinyağı gezdirlmiş peynir tabağı, sahanda yumurta, mübârek elleriyle yaptığı çilek ve portakal reçeli, kıştan kalma içine lor doldurulmuş küçük Arnavut biberleri ve tabii mis gibi kokan çay…

91.7 Uludağ FM açılmış, tesâdüf bu ya kahvaltımıza Melihat Gülses eşlik ediyor, sanki kahvaltıya dâvetli gibi, o billur gibi, o çağlayan gibi, o sükûnetin ve huzurun sesi gibi sesiyle Yusuf Nalkesen’in muhayyerkürdî şarkısını seslendiriyor:

Kapın her çalındıkça o mudur diyeceksin

Beni kaybettin artık, sen çok bekleyeceksin

Hele bir yalnız kal da, nasılmış göreceksin

Beni kaybettin artık, sen çok bekleyeceksin

Bahçeden görünen manzara benim için yarım asırdan fazladır doyamadan seyrettiğim bir manzara…

Alabildiğine uzanan kutsal zeytinağaçları… Ardında şu ânda adeta mışıl mışıl uyuyan körfez… Martılar… Sanki denizi rahatsız etmemek için, sanki denizi o tatlı ve huzurlu uykusundan uyandırmamak için usulca gezinen birkaç sandal ve birkaç balıkçı motoru. Güne deniz ve güneşle başlayan mutlu, güler yüzlü insanlar…

Merhum dayımın atı Rüzgâr ile gezindiğim sâhili, köy meydanındaki kahvede içine leblebi atarak bitmesin die uzun dakikalar boyunca içtiğim Uludağ Gazozu, gencecik yaşta kaybettiğimiz bugün hayatta olmayan amcam Efe Hasan’ın oğlu kardeşim Cavitimiz ve Doğan, teyzemin oğlu Murat ve köyün çocuklarıyla dutlukta yaptığımız futbol maçları,kayaların dibinden çocuk neşveleriyle atladığımız denizi, salı akşamları Filidar yolundan gelen ve köy meydanında bize Türkân Şoraylı, Filiz Akınlı, Kartal Tibetli, Cüneyt Arkınlı Türk fillmeri izleten sinema minübüsüyle çocukluğumuzun en güzel günlerini yaşadığımız ve üzerinden yarım asırdan fazla zaman geçen manzara bugün sabah da izlediğim manzara…

Güzellik ve huzur…

Şu ânda bugünün gençlerinin ‘moruk FM’ dedikleri Uludağ FM’de Zeki Müren, Avni Anıl’ın o muhteşem hicaz şarkısnıı okuyor, okumuyor aslında Zeki Müren, çağıldıyor ve biz de eşlik ediyoruz bu güzel ve acı dolu ve hüsran dolu şarkıya:

Dil şâd olacak diye kaç yıl avuttu felek

Saçıma karlar yağmış boşuna yaz beklemek

Ne bülbül dile geldi ne de açtı bir çiçek

Saçıma karlar yağmış boşuna yaz beklemek

Ve bizim kahve âyinimiz başlıyor. Dünyanın en güzel ve en iyi kadını yani eşim hanımefendi hazretleri elinde kahve tepsisiyle geliyor.

“Ara ver de kahvemizi içelim” diyor, bendeniz ise bir ara değil bir ömür vermeğe teşneyim…

Küçük kadehlerde buz gibi su, içinde ezilmiş birkaç tâze nane yaprağı. Neredeyse iki asrılık fincanlarımızın içnde köpüklü kahvelerimiz…

Manzara yine aynı…

Bu manzarada görmediklerimiz de bizi mutlu ediyor…

Henüz  TOKİ denen canavar yok buralarda, inşallah sonsuza kadar olmaz…

Hiç açmadığımız televizyon ekranlarında “Eyyy Almanya” seslerini duymuyoruz burada…

Hiç açmadığımız televizyon ekranlarında muhalefete muhalefet eden muhalefet liderini de görmüyoruz burada…

Ahlâkını ve edebini ve estetiğini yitirmiş, tepelerine marka güneş gözlükleri asılan zavallı ve ancak bir karikatüre malzeme olabilecek tesettür adı altındaki maskaralıkları da görmüyoruz burada…

Bir meczubun dizlerinin dibine çökmüş büyükelçileri de, yetimin hakkıyla alınan beş milyonuk Mercedeslere binen islâmcıları da görmüyoruz burada…

Eğer sosyal medyaya göz atmazsanız burada Melih Gökçek’i, Nagehan Alçı’yı, Abdurrahman Dilipak’ı  bile unutursunuz vallahi… Düşünenize, tamamen unutmuşsunuz onları,ne güzel bir dünya olurdu değil mi!

Hayırlı pazarlar efendim, sizi de bekliyoruz…

 

About armadmin 9321 Artikel
Günlük olaylara toplum duyarlılığını yükseltebilmeyi umuyoruz.