anadoluverumelimedya.com

Referandumdan çıkarılacak dersler

Özlem Yüzak / Cumhuriyet

28.4.17-7

Reklam alanı

Referandum geçti gitti. Hayat devam ediyor. Eğer hiçbir şey olmamış gibi yaşamayı sürdüreceksek, bir sonraki seçim, referandum ya da adı her ne ise onda, bir okkalı tokat daha yemeye hazırlanabiliriz. Yok, hayır diyorsak. Bu “hayır”ın sorumluluğunun arkasında durmayı artık öğrenmek zorundayız. Bunun için birkaç yol:

Sivil inisiyatif:
Penguen: Penguen’i bilirsiniz. Türkiye’nin iyi mizah dergilerinden biri. 2002 yılında başlamıştı yayın hayatına, 15 yıldır bizimle oldu. Düşündürerek güldürdü, mizahla muhalefetin en iyi örneklerinden biri idi. Dergi, maddi zorluklar yüzünden kapanma kararı aldı. Nedeni okur sayısının düşmesi. Biliyorsunuz internet ve ardından akıllı telefonlar hayatımıza girince, dergi okuma alışkanlığı azaldı, bunun üzerine bir de dergideki karikatürlerin sitelerde, sosyal medya hesaplarında izinsiz yayımlanması binince yaşam borusu iyice kesilmiş oldu. Kapanma kararı bir anda büyük bir destek kampanyasına dönüştü ve yine sosyal medyada hızla yayılmaya başladı. Herkes 3’er 5’er almaya, dergi yok satmaya başladı. Bu durum dergiyi kurtarmaya yeter mi bilinmez ama sivil inisiyatifi göstermesi açısından önemli.
Pınar: Karşıyaka basketbol takımına “Pınar” markasıyla sponsorluk yapan Yaşar Holding’in patronu Selim Yaşar’ın referandumda yüzde 83 “hayır” oyunun çıktığı Karşıyaka’da kulüpten desteğini çekeceğini ima etmesi sonrası, sosyal medyada büyük bir boykot çağrısı hızla yayıldı. Başta Pınar markası olmak üzere holding ürünlerinin satışını dörtte bir oranında azalttı. Boykot sadece bu grupla sınırlı kalmıyor. Büyük bir liste var dolaşan ortalıkta…Patronlarının çeşitli nedenlerle iktidarın dümen suyunda hareket ettiği, çıkar ilişkilerini siyasi erk üzerinden yürüttükleri hayli kabarık bir liste… Pınar’ın binlerce çalışanı, yarattığı ekonomik değer bunlar önemli kesinlikle… Tabii diğer şirketlerin de… Ama artık bir patronun da atacağı adımları, ağzından çıkacak sözleri sadece siyasi iktidara yaranmak ya da siyasi erki öfkelendirmemek cephesinden değil, asıl sorumlu olduğu tüketici cephesinden de değerlendirmeye başlamasının zamanı gelmedi mi? Unutmayalım, güçlü ve örgütlü bir sivil inisiyatif sadece bir boykot ile bile isterse bir markayı yerle bir edebilir.

Sahaya inmek:
İki örnek verdim sivil inisiyatif ile ilgili. İster siyasi olsun, ister çevresel, ister toplumsal, etrafımızda olup biten her şeyi “ben buna ne yapabilirim?” gözlüğüyle yeniden bakabilmenin vakti çoktan geldi. Tepki ya da destek… Artık ne gerekiyorsa…
Evetçiler” ve “hayırcılar”, sayılarımız neredeyse eşit ve aynı ülkede yaşıyoruz. Birimizin sorunu bir noktada hepimizin sorunu haline dönüşüyor. Dolayısıyla sahaya inmenin zamanı çoktan geldi de geçiyor. Bunu yapanlar tabii vardı, çok güzel örnekleri yakından biliyorum, ama sayı çok azdı. Sahaya inmekten kastım yaşadığımız kentin yoksul bölgelerine gitmek, orada gerçekten desteğe, yardıma ihtiyacı olanların dertlerini dinlemek, çözümler üretmek. Bunu bir siyasi parti çatısı altında yapmak zorunluluğu yok. Küçük gruplar, gönüllüler bir araya gelip birçok çözüm yaratabilir. Güzel insanlar tanıyorum; ağırlıklı olarak da kadınlar. Haftanın birkaç günü sanki işe gider gibi uzak mesafeler katederek kentin bir ucuna gidip insanlara dokunan. Biri, okuma yazma bilmeyen bir yoksul ailenin eli sakat çocuğunu haftanın üç günü bir devlet hastanesine özel arabası ile götürüyor. Bir diğeri bir okulun öğrencilerine yaz aylarında staj yapabilecekleri, farklı beceriler kazanabilecekleri bir ortam yaratmaya çalışıyor… Tüm bunlar emek istiyor, gönüllülük duygusu gerektiriyor. Sadece maddi katkı işi değil bu. Şöyle bir etrafınıza bakın, bir emekli ordusu… Genç yaşta emekli olmuş ya da çalışmayan ama eğitimli onlarca insan. Yapabilecekleri o kadar çok şey var ki… “Yoksulluk, kabullenmecilik, din istismarcılığı” ancak sahaya çıkmakla, insanlara dokunmakla, “para ya da erzak” yerine, destekle, balık tutmayı öğretmekle aşılabilir. Referandum sonrası böyle bir ivme başladı. Umarım çoğalır…

About armadmin 9321 Artikel
Günlük olaylara toplum duyarlılığını yükseltebilmeyi umuyoruz.