anadoluverumelimedya.com

Başbakan Yıldırım’dan vize serbestisi konusunda flaş açıklama

Başbakan Binali Yıldırım, Avrupa Parlamentosu (AP) Başkanı Martin Schulz ile Çankaya Köşkü’nde görüştü. Görüşme sonrası  ortak basın toplantısı düzenlendi. Toplantıda ilk konuşan  Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin,  “Bu konuyla ilgili açıklamaları dinledim ve hali hazırda bilmiyordum yeni öğrendim. Bilgileri derinleştirmemiz gerekiyor. Gülen hareketi ve bu devlet darbesi yapmak isteyen asker içerisindeki bir kanattan bahsetti. Sayın Yıldırım’a teşekkür etmek istiyorum. Bu konuyu bilmiyorduk. Bu kapsamı ile o yüzden gerekli tepkiyi zamanında veremedik” dedi.

Reklam alanı

AP Başkanı Martin Schulz’un açıklamalarının satır başları şöyle:

Bugün ki ziyaretim AB’nin Türk milleti ile tam bir dayanışma içinde olduğunun nişanesidir. Biz AB olarak ağır bir saldırıya maruz kalmış bir halkın yanında duruyoruz. Ülkenin bütünlüğüne yapılan bir saldırıydı. Hepimiz son derece duygulandık. Özgür bir biçimde seçilmiş bir cumhurbaşkanı,  telefon ile canlı yayına bağlandı. Halkına bir çağrıda bulundu. Herkesin sokaklara dökülmesi silahları olmadan vahşi darbe denmesine karşı çıktı. Türk ulusunun tarihinde şanlı bir sayfadır bu. Hayranlıkla izlediğimiz bir gelişmeydi. Bu konuyu görüşürken, belli gerginlikler sürtüşmeler de var. Sayın başbakan bu konuda eleştirilerini açıkça bize dile getirdi. AB ülkeleri olarak Türkiye’ye yeterince destek olmadığımızı ifade etti. Ben ise AB üyesi ülkeler olarak darbe denemesinin sonrasındaki bütün süreçlerin son derece sürtünmesiz, pürüzsüz ilerlediğini ve bunun bizim kafamızda soru işaretlerine sebep olduğunu ifade ettim. Ama bu konuyla ilgili açıklamaları dinledim ve hali hazırda bilmiyordum yeni öğrendim. Bilgileri derinleştirmemiz gerekiyor. Gülen hareketi ve bu devlet darbesi yapmak isteyen asker içerisindeki bir kanattan bahsetti. Sayın Yıldırım’a teşekkür etmek istiyorum. Bu konuyu bilmiyorduk. Bu kapsamı ile o yüzden gerekli tepkiyi zamanında veremedik.Bugünden baktığımızda, AB – Türkiye ilişkilerinin istikrar içinde kalmasına çalışmalıyız. Son derece çirkin şekilde saldırılara maruz kalan bir ülke Türkiye. Türkiye bize güvenliğiyle ilgili soru sormakta haklı. Son derece çirkin bir terörle karşı karşıya olan bir ülkeden söz ediyoruz. Kapsamlı sorunlar listesi hakkında konuştuk.”

VİZE SERBESTİSİ İÇİN OLMAZSA OLMAZ ŞART

Vize serbestisi ile ilgili de konuşan Schulz, “AB’ye katılım süreci ve vize serbestisini de konuştuk.Terörle Mücadele Yasası konusunda değişiklik olmadığı sürece vize serbestisi konusunda elimiz kolumuz bağlı. Parlamentoda henüz bu konu gündeme alınmadı ifadesini kullandı.

“AB BAKANI, 3 MİLYAR EURO’DAN 720 MİLYON EURO’LUK BİR KISMININ AKTARILDIĞINI İFADE ETTİ”

Mülteci krizine ilişkin Schulz, “Türkiye ile AB arasında göçmen sorunun halledilmesi için önemli bir adım attık. Bir anlaşma imzalandı. Anlaşma çerçevesinde AB’nin yapması gereken mali destekler de yapılıyor. AB bakanı, 3 milyar Euro’dan 720 milyon Euro’luk bir kısmının aktarıldığını ifade etti. Türkiye’de göçmenler ile ilgili çalışma yapan kurumaların son derece koordineli bir şekilde çalıştığını görüyorum” diye konuştu.

TERÖR İLE MÜCADEL KONUSUNDA  AB’NİN DESTEĞİ TAM

AB’nin desteğinin terör ile mücadelede tam olduğunu belirten  Schulz, “Terörün hiçbir çeşidinin meşru zemini olamaz. Masum insanları, düğün konuklarını öldüren bir örgüt hangi siyasi görüşe sahip olursa olsun yüzde yüz sert bir şekilde mücadele edilmeli. Bu konuda da AB’nin desteğini tam olarak almıştır” dedi.

BAŞBAKAN YILDIRIM’DAN VİZE  SERBESTİSİ RESTİ 

Basın toplantısında konuşan Başbakan Binali Yıldırım de vize serbestisi konusunda görüş alışverişinde bulunduklarını dile getirerek, “Terörle Mücadele Yayasında şu anda terörle mücadele ederken gevşeme yapmak iyileştirme yapmak asla ve asla mümkün değildir. Başka çözüm bulunmalı” dedi.

Yıldırım’ın açıklamalarının satır başları şöyle: “Sayın Schulz’a darbe girişimi sonrası beklediğimiz gür sesi duymadığımızı ifade ettik. Aradan geçen zaman içerisinde gerçekler ortaya çıkınca bu örgütün ülkemiz için ne kadar büyük bir tehdit olduğu bugün daha iyi anlaşıldı. Avrupa Türkiye ilişkilerinin büyük bir geçmişi var.

TERÖRLE MÜCADELE YASASINDA DEĞİŞİKLİK MÜMKÜN DEĞİL

Geri kabul anlaşması ile ilgili gerçekleşmeyen maddeler üzerinde konuştuk. Şuan anlaşılamamış gibi görünen Terörle Mücadele Yasasıdır. Türkiye terörün her türlüsüyle mücadele içindedir. Biz bunun sadece Türkiye değil dünyanın güvenliği ile de ilgili. Bu kritik dönemde Terörle Mücadele Yasası’nda bir değişim yapmak asla bir katkı sağlamayacağı gibi tehditi büyütecektir. Bu konunun gelişen şartlar çerçevesinde ele alınmasının elzem olduğunu ifade ettik. Bunun dışında Avrupa ilgili yolculuğumuzda her hangi bir kafa karışıklığı yaşamadığımızı ifade ettim.

Avrupa Birliği-Türkiye ilişkilerinin bundan sonra  daha gerçekçi bir zeminde ve daha yapıcı bir anlayış içerisinde sürdürülmesi  konusunda da tam bir anlayış birliği mevcuttur. Bundan böyle konularımızı  aracısız, tefecisiz, doğrudan görüşerek iki toplumun, Avrupa Birliği’nin ve  Türkiye’nin beklentilerini, ortak beklentilerini, ortak geleceğini kapsayacak  şekilde çözüme bağlamak en önemli hedeflerimiz arasında olacaktır.

VİZE SERBESTİSİNİN ALTERNATİFİ OLAMAZ

Daha önce kamuoyuna açıklanan çok net bir şey var. Geri Kabul Anlaşması vize serbestisi birlikte yürüyecek. Karşılıklı olarak malesef bu taahhütlerin bir kısmı yerine geldi, bir kısmı gelmedi. Bizim de yerine getirmediklerimiz var AB’nin de var. Bunları yerine getirmek için imkanımız var. Bir istisna var: Terörle Mücadele Yasası’nın değiştirilmesi. Bugünkü şartlardan dolayı bu yasada bir iyileştirme yapamayız. Bu bizim ölüm kalım meselemiz. Bu aynı zamanda Avrupa’nın da terörle mücadelesi için olması gereken bir konu. Diğer tüm konuların çözüme kavuşturulmasında bir sorun görmüyoruz. İstisnalar getirmek, Türk toplumunda AB’ye olan güveni biraz daha azaltacaktır. Ya vize serbestliği olmalı, bunun bir alternatifi olamaz.

FETÖ İLK BAKIŞTA ANLAŞILMASI ZOR BİR ÖRGÜT

FETÖ ilk bakışta anlaması zor bir örgüttür. Çünkü örgüt kapalı bir örgüttür, saydam değildir. Dolayısıyla faaliyetlerini ne kadar takip etseniz bile tehlikenin boyutunu anlamanız mümkün olmuyor. 15 Temmuz gecesi yaşadığımız somut olaylarla ortaya çıktığını Sayın Schulz’a anlattım. Genelkurmay Başkanı’nın yıllarca yanında taşıdığı insanlar tarafından etkisiz hale getirildiği ve buna benzer birçok örnekler var. 160 ülkede bu örgütün faaliyeti var. Türkiye açık mücadelesini 15 Temmuz’da vermiş ve kahraman Türk halkı göğsünüü siper ederek 241 şehit 2194 gaziyle bu darbe girişimini etkisiz hale getirmiştir. Bu yüzden 79 milyon kahraman milletimize bir kez daha şükranlarımızı sunuyoruz.

MÜLTECİLER KONUSU

AB-Türkiye ilişkilerinin daha gerçekçi ve yapıcı bir anlayış içerisinde sürdürülmesi konusunda tam bir anlayış birliği mevcuttur. Konularımızı aracısız, doğrudan görüşerek iki toplumun AB’nin ve Türkiye’nin ortak beklentilerini, ortak geleceğini kapsayacak şekilde çözüme bağlamak en önemli hedeflerimiz arasında olacaktır.Mülteciler konusunu da kapsamlı bir şekilde görüştük. Bu tehdidin, bütün Avrupa’nın tehdidi haline dönmemesi için atılması gereken adımlar konusuna da değindik.

SORULARI YANITLADILAR 

Açıklamaların ardından Yıldırım, ve  Schulz gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Bir gazetecinin “Mülteciler konusu vize serbestisiyle birleştirildi. Bu adım adım gidebilir mi acaba? İkincisi, terörizmle ilgili kanunların gevşetilmesi şuanki durumu daha tehlikeli hale getirir dediniz. Şu anda gazetecilerin ülkenize gelmesiyle ilgili ne söyleyeceksiniz?” sorusuna 
Başbakan Yıldırım şu yanıtı verdi: FETÖ hayatın bütün alanlarına sızmış durumda. Bu gazetecilerin medya mensuplarının içeri alındığı, özgürlüklerinin kısıtlandığı yönünde Avrupa’dan tenkitler duyuyoruz. Hiçbir gazeteci bir terör örgütüne destek olmaz. Eğer bunları yapmıyorsa o gazetecidir, endişeye kapılmasına gerek yok ama bizdekilerin durumları farklı. Gazetecilik kağıdını alıyor ama FETÖ’ye bir fiil destek oluyor. Sadece övmüyor, terör örgütünün lojistik hizmetlerini de yerine getiriyor. Terör örgütüyle iç içe olmuş, bu ülkenin insanalrını öldüren kanlı bir örgütün mensubuna, elinde gazeteci kimliği var diye hoşgeldin mi diyeceksiniz? Öyle bir şey kimse beklemesin.

Schulz: “Bu konuyu tartışmalı bir şekilde ele aldık. Basın ve fikir özgürlüğü konusunda Türkiye ile bizim anladığımız arasında fark var. Sayın Başbakan Türkiye perspektifiyle yola çıktı. Tam da bu nedenle bilhassa temel haklar ve ifade özgürlüğü konusunda çalışmamız gerekiyor. Ben bir demokrasinin seviyesini ve kaltiesini gösteren birincil faktörlerden birinin basın ve ifade özgürlüğü olduğunu düşünüyorum. Türkiye, gazeteciler konusunda her vakaya münferit olarak bakması gerekiyor ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde belirlenmiş olan koşullara göre yargılanmalı. Avrupa Konseyi’nin üyesi olan Türkiye de bunları biliyor. Zanlıların temel hakları gözetilerek bir yargılama yapılmalı. Ama her konuda anlaşamadığımızı da söylemiştim.

FETÖ MENSUBU GAZETECİLERİN YARGILANMASI 

Yıldırım: Türkiye AB ülkeleri olduğu gibi bir hukuk devleti. Türkiye’deki yargıyla ilgili işler de hukuk devleti çerçevesinde, kuvvetler ayrılığı prensibiyle yürümektedir. Bir terör zanlısını sorgularken bizden izin almadığı gibi onların yargılanmasını engellemek gibi bir yetkimiz yok. Bu konudaki anlayış farkı elbette olabilir. Ama önemli olan algıdan ziyade olgu nedir onun üzerinde çalışmamız lazım. AB fasıllarla ilgili konular görüşülürken bu etraflıca ele alınır.

“DARBE GİRİŞİMİNİ ORDU DEĞİL, ASKER KIYAFETİ GİYMİŞ TERÖR ÖRGÜTÜNÜN MENSUPLARI YAPMIŞTIR”

Başbakan Yıldırım, Schulz’un darbe griişimi ile ilgili sözlerini şöyle düzeltti: “Bir düzeltme ihtiyacı var. belki de yanlış tercümeden kaynaklı. Darbeyi ordu değil, asker kıyafeti giymiş terör örgütünün mensupları yapmıştır. TSK’nın bir hareketi değildir. Ordu içindeki bazı FETÖ terör örgütü mensuplarının gerçekleştirdiği bir olaydır. Bunu düzeltmek isterim teşekkürler”

milliyet

About armadmin 9321 Artikel
Günlük olaylara toplum duyarlılığını yükseltebilmeyi umuyoruz.