anadoluverumelimedya.com

Orhan Koloğlu’ndan bir Ramazan Derlemesi

orhankoloğlu-3

Reklam alanı

KARAGÖZ’DEN  RAMAZAN’A

 

“Hoş geldin Ramazan baba! / Kalmadı bak sırtta aba! / Bakkal, kasap para ister, / Züğürtlük de üste caba / Dan dan da dan dan…”

Yazısı Karagöz gösterilerinin bu kapanış dizeleriyle başlamış olan – ismini açıklamamış – bir düşünürden aktardım. İçinde bulunduğumuz Ramazan döneminde  geçmişimizden sadece Fethe ya da Kut’a yönelmemizi eleştirip, neden Osmanlı çağında bile sultanlara kadar erişen Karagöz eleştiriciliğine bugün izin verilmediğini soruyordu. Topkapı Sarayı Envanteri’ndeki Köşkler Defteri’nin Harem kısmının 294. Sayfasında kaydı başlayan Karagöz tasvirlerinin topyekun 233 adet olduğunu da kaydedip listeyi veriyor:

Kadınlar: 11; Tabla ile eşya taşıyan erkek 2 aded 0; Muhtelif erkek 39; Hayvan nevileri 23; Karagöz Sopası 45; 1Şak şak; Karagöz Masası 1; Çeşitli Karagöz resimleri 114

“Perde kurdum Şem’a yaktım / Gösterem zıllü hayal” sözcükleriyle başlayan temsilin “Yıktın perdeyi eyledin viran / Varayım sahibine haber vereyim heman” dizeleriyle sona erdiğini de eklemiş.

Toplum içinde Saray yönetimi dışında politika yapılmasına, hele bireylere söz hakkı verilmediği ortamda Karagözcülere davranış konusunda bir de örnek eklemiş. Yıldırım Bayezid (1389 – 1402) döneminde, ulema topluca tutuklattırılıp yakılmaya hazırlanıldığı dönemde Kör Hasan Çelebi, Rum Metropoliti kılığına bürünüp huzuruna çıkar. Sayıları 800’ü bulan ulemayı idam ettirirse o zaman Mesih (Hıristiyan) yanlılarının pazarlarına muhtaç duruma düşeceğini anımsatır. Ve de kendisinin de “Tekfur’a (= Bizans imparatoruna) yollanmasını” ister. Osmanlı Padişahı bile eğlenceyi fark eder. Hepsini affeder.

Sultan hoşgörüsüne bir diğer örnek de yine 400 yıl sonraki Karagöz’den. III. Selim’in (1789 -1807) saltanatında, Kasımpaşalı Hafız Bey hayal oynatır. Kethüdadan olan Hacivat bir takım köleler ve cariyeler satın alarak Karagöz Ağa’nın konağına getirir. Ağa, Selim adındaki kölelerden birine yüksek sesle seslenir: “Selim…” Dinleyici sultan şaka olsun diye hemen cevap verir: “Buyurun!…”

Hacivat hemen, Karagöz’ün karşısına geçip “Eeey Karagöz, huzur-ı şahanede bir sürçü lisan ettin ki, hiçbir zaman affı kabil değildir. Şevketmeap efendimiz sana hacca ruhsat buyurdular. Artık tövbekâr olup Hac’ca gideceksin..” der ve  derhal mumu püf deyip söndürür.

III. Selim telaşla “Hafız vallahi gücenmedim. Muradım bir lâtife idi, kesme oyunu devam et” derse de Karagözcü Hafız kararlıdır:

“Cenabı Hak ömri şevketinizi artırsın. Efendimiz kusurumu af buyurunuz. Lâkin sanat itibariyle bu hata benden çıkmamalı idi. Madem ki çıktı, artık benim asla meziyetim kalmadı.”

Tövbe edip Hacca gider…”

TARIHÇİ  BAKIŞIYLA

Osmanlı’ya dönme tutkusunu bir başka yönden yürütme yanlısına karşılık, son derece hayranı olduğum Karagöz mesleğini değerlendirmede Galatasaray’da edebiyat ve tarih hocalığımı yapmış olan Nihat Sami Banarlı’nın yargısını gerekli buldum:

“Karagöz saf ve temiz ruhlu, hadiselerin gülünç taraflarını büyük ustalıkla yakalayan, zeki fakat okumamış, yani âlim değil fakat irfan sahibi Türk halkını temsil eder. Dilde , ahlâkda, davranışlarda daima iyiden ve güzelden hoşlanır. Bu güzelliklere katılan her yabancı ve yapmacık unsuru alaya alır. Az çok tahsil görmüş, medrese ıstılahlarını öğrenmiş, dilde yabancı kelimelere yer vermekten hoşlanan her bakımdan maddeci ve çıkarcı bir karakter hüviyetindeki Hacivad’la anlaşamayışı buradadır.

(…) Karagöz’de Türkçe, birçok cümleleriyle hafızalarda yer etmiş sözlerle zengin, güzel ve ahenklidir. Bu esas itibariyle bir İstanbul Türçesidir. Bu Türkçede zaman zaman sevimli halk tekerlemeleri tekrarlanır. Hacivad “amud-i fıkarî (= Bel kemiği)” deyince Karagöz “Armudi fukara” anlar… Hacivad başlık yerine “serpuş” deyince de Karagöz “sarhoş oldunsa bana ne” der.

Toplumumuz içinde birlik oluşturma amacıyla özellikle Ramazan’da Karagöz’ü anımsayana saygımı saklayamam. Ancak Osmanlı döneminde hep düşünür kesimin dışında bırakılan bu sanatkarlara, hem de  cumhuriyet döneminde de çaba sarfedilmesine rağmen yeniden canlanma imkanının tanımamış olmasını dikkatten uzak tutamayız. Yazımı sadece onların Ramazan’a saygısını belirten dizelerini aktararak bitireceğim:

“Besmele ile çıktım yola / Selâm verdim sağa sola / İki gözüm Beyefendi / Ramazanın kutlu ola.”

Orhan Koloğlu / Anadolu ve Rumeli Medya

About armadmin 9321 Artikel
Günlük olaylara toplum duyarlılığını yükseltebilmeyi umuyoruz.