anadoluverumelimedya.com

8 Mart Dünya Kadınlar Günü…

 

Reklam alanı

Düşüncelerimi nasıl kağıda dökeyim, nereden başlayayım derken, karşıma kendisine işkence eden ve fuhuşa sürüklemek isteyen kocasını öldürdüğü için cezaevinde bulunan Çilem Doğan’ın 8 Mart nedeni ile cezaevinden kadınlara yazdığı mektup çıktı. Tam da buradaki ana fikir konusunda düşünüyordum.

Çilem Doğan mektubunun bir bölümünde diyor ki:

“ Biliyorum bir Çilem Doğan içeride tutsak ise de milyonlarca Çilem Doğan dışarıda mücadele ediyor…  Zulmün olduğu yerde direniş ve meşru müdafaa haktır. Bunun zenginlerin ve erkeklerin hukuk kitapları varsın böyle yazsın. Uyan erkek egemen sistem uyan. Her gün 3 kadın katlediliyor. Katledilmek kaderimiz değil, öz savunma haktır. Kahkaha atmayı hor görenlere, kırmızı ruju farklı anlayanlara, mini eteği tecavüz etmek için gerekçe gösterenlere, konuşurken ağzımıza sözcükleri tıkayanlara, kadını erkeğin kölesi haline getirmeye çalışanlara ve gece, geç saatte sokakta olmamızı bağnaz zihniyeti ile hor görenlere karşı en güçlü sesimizle haykıracağız.

Yılgınlık, umutsuzluk, çaresizlik bizim söylemlerimizde yok. Bizler direnenleriz, yaşamak için dünyayı değiştirenleriz. Kadınlarımız meydanlarda; meydanlarda kendi yaşam hakkımızı kimseye vermeyiz. Yani yaşamak için kimsenin baskısını tanımayız …”

Bir de bu durumun diğer cephesi var. Öldürülen kadınlar. Her gün gazetelerin 3. sayfasında bu konuda haberler var. “Boşandığı karısını öldürdü, ayrıldığı nişanlısını öldürdü …”

Ben bu haberlerde ne görüyorum, biliyor musunuz? Kadınlardaki cesareti. Baş eğmemeyi. Ve gururu. Ölen kadın da, öldüren kadın da özgürlüğünün elinden alınmasına izin vermiyor. Sabrediyor, elinden gelen  her şeyi deniyor, ama baskıyı kabul etmiyor.

Sevgi ve saygı dünyada yaşamı yaşanılır hale getiren en önemli iki faktör. Çocuğunu büyüten kadın ona sevgi veriyor. Sevgi yaşamı yeşerten kaynak. Bu sevgi akışı durduğu, ya da durdurulduğu zaman toplumda tıkanıklıklar oluşuyor.

Eski Türk geleneklerinden başlayarak, cumhuriyetimizin kuruluşunda da devam ederek, kadın erkek eşitliği ve yaşamı sevgi ve saygı ile paylaşmaları öngörülmüştür. Bu modele en çok uyan yönetim tarzı olan ‘laik cumhuriyet’ son iki günde kadın yürüyüşlerinde en üzerinde durulan ifade olmuştur.

Türk kadınının kanında bağımsızlık, fedakarlık, eşitlik ve vefa vardır. Ancak şiddet, haksızlık, eziyet konuları gündeme geldiğinde Türk kadını başkaldırmaktadır. Bu özel yaşamda olduğu gibi toplumsal yaşamda da kendini göstermektedir. Ülkemiz olaylarına baktığımızda Gezi’de, Artvin’de ve hatta Zaman Gazetesi olaylarında fotoğraf karelerinde ön planda hep kadınları görürsünüz. Güneydoğuda beyinleri çocuk yaşta yıkanarak dağa çıkanlar da kadınlardır. Bunların çoğu yeni bir devlet istemekten çok, maruz kaldıkları aşiret baskısından kurtulmak için evlerini terk etmekte, ama ne yazık ki, beyinleri yıkanmakta, berbat muamelelere maruz kalmakta ve terör örgütünün bir ferdi olup ona esir düşenler haline gelmektedirler.

Eğitim bu alanlarda çıkacak sorunları çözmek için ana çözüm noktasıdır. Kadınları esir almak isteyen zihniyet bu işe onların eğitim hakkını elinden alarak başlamaktadır.

Eğitimli kadın çocuğunu eğitir. Sömürgeci zihniyetin engellemek istediği de budur. Ülkemizde eğitimde eşitlik, ve özellikle de kız çocuklarının eğitimi hayati önem taşımaktadır. Kadınlar algı operasyonu ve alimliği kendinden menkul birilerinin garip söylemleri ile baskı altına alınmaya ve korkutulmaya çalışılmaktadır. Saygın olması gereken kurum ve kişiler saçma sapan laf miktarını arttırıp toplumda kadınları bastırmak, ve onların üzerinden erkekleri de geri bırakılmış bir sistemin kulları haline getirmeye çalışmaktadır. (Bu çabaların nasıl algılandığını yukarıda değinilen Çilem Doğan’ın cümlelerinde görebilirsiniz).

Bu duruma karşı mücadelede hepimize görev düşmektedir. Kız çocuklarının eğitimine hayatını adayan Sn. Prof. Dr. Türkan Saylan’ın dediği gibi “Her eğitimli kadının, ve hatta her kadının bu cumhuriyete borcu vardır”.

Bu düşüncelerle : Kadınlar günü kutlu olsun!

Nevra Ölçer

About armadmin 9322 Artikel
Günlük olaylara toplum duyarlılığını yükseltebilmeyi umuyoruz.