anadoluverumelimedya.com

Odatv İmam Hatip Okulları dosyasını açıyor – 2

Odatv İmam Hatip Okulları dosyasında yer alan bilgileri yayınlamaya devam ediyor. Cumhuriyetin ilk yıllarında Aydınlanma devriminin hamleleriyle iktidarları sınırlanmaya başlanan gerici feodal egemenler için aydınlık kafalı yurttaşların ülkesinde hüküm sürmek olanağı ortadan kalkacaktı ve buna izin verilemezdi. Bu gidişi geri çevirmenin yolu eğitimin tekrar dinselleştirilmesinden geçiyordu. Adım adım yol almak gerekiyordu. Çözüm imam hatip okulları olabilirdi. İcraata başlandı.

Reklam alanı

Peki geometrik ve astronomik olarak artan sayılarıyla toplumun sosyal ve kültürel yaşamının her hücresine nüfuz edebilme gücüne eriştirilen bu kesimin bizatihi kendisi nasıl bir eğitimden geçirilmekte, nasıl bir dünya görüşü ve siyasi biçimlendirmeye tabi tutulmaktadırlar.

Bu hususları tespit edebilmek için bu kurumlarda okutulan mesleki ders kitaplarını büyüteç altına aldık.

İMAM HATİP OKULLARI DERS KİTAPLARI

Milli Eğitim Bakanlığı Din Eğitimi Genel Müdürlüğünün web sayfası üzerinden tamamı PDF formatı şeklinde indirilebilme olanağı bulunan ve tarafımızdan gözden geçirilmeye çalışılan ders kitapları şunlardır.

Bu ders kitaplarında işlenen konular laik eğitim sisteminin aklı ve bilimi esas alan yöntem ve uygulamalarının tamamen dışında bir bakış açısıyla ele alınmakta ve öğrenci kitlesi yoğun bir tektipleştirme ve dincileştirmeye tabi tutulmaktadır.

İncelenen kitaplardaki saptamalarımız tesadüf ettiğimiz sıralama içinde aşağıda açıklanmıştır.

LAİKLİK DİN KARŞITLIĞI

Ele aldığımız ilk kitap olan Anadolu İmam Hatip Liseleri 12. Sınıf Akaid ve Kelam Ders Kitabında Laiklik konusu “…İnanç Problemleri” başlıklı ünite içinde “ … batının yüzleşmek ve hesaplaşmak zorunda kalınan, islam dini açısından tehdit ve tehlike oluşturan… inanç problemleri içindeiman esaslarına yöneltilen eleştiriler” kapsamında ateizm, satanizm, kötülük problemi, sahte peygamberlik vb. başlıklarla bir arada ve bu başlıklardan biri olarak “sekülarizm” adıyla sıradanlaştırılarak ve bir anlamda itham edilerek incelenip tanımlanmıştır.

“Toplumda ahiretten ve diğer dinî, ruhanî meselelerden ziyade dünya hayatına odaklanılmasına vurgu yapan anlayış ve ideolojiye sekülarizm denilir” şeklinde bir tanımlama yapıldıktan sonra, “… (Türkçeye “laiklik” olarak çevrilebilen) Sekülarizm her ne kadar ilk bakışta din karşıtlığı olarak görülmeyebilirse de yönelimleri itibariyle dini önem­sememe, hayatı yaşarken dine referans ve gönderme yapmama anlayışı sebebiyle dinden uzaklaşma sonucu doğur­maktadır…”  şeklinde devam edilerek laikliğin “din karşıtlığı” olduğu açık ve kesin ifadelerle ortaya konmaktadır. “Her ne kadar ilk bakışta din karşıtlığı gibi görülmeyebilirse de” şeklindeki cümlenin tercümesinin “Laikliğin din karşıtlığı olduğu ilk bakışta görülemeyebilir” şeklinde olduğu tartışma götürmez. Kaldı ki bu hüküm, laikliğin dinden uzaklaşmaya yol açtığı şeklindeki tamamlayıcı ifadeyle kesinleştirilmiştir.

Din karşıtlığının müeyyidelerinin olduğu unutulmamalıdır.

TABİİ İLİMLERE YAKLAŞIM

Anadolu İmam Hatip Liseleri 12. Sınıf Akaid ve Kelam ders kitabının “Kelam İlmi” başlıklı ünitesinde bu ilim dalının tabii bilimlerle ilişkisi anlatılırken (tabii) ilimlerin varlıkları başlangıç (yaratılış) ve sonuçları itibariyle ele almadıkları,.. onları var eden bir ilk sebebin bulunup bulunmadığını … araştırmadıkları iddia edilmekteyken hemen izleyen ilk paragrafın ilk cümlesinde “Tabiî bilimler de âlemi konu edinerek onun nasıl var olduğunu, âlemi oluş­turan unsurları ve özelliklerini farklı açılardan ele almıştır.”  denilerek ilk iddiadan vazgeçilmesinin ortaya koyduğu çelişkinin incelediğimiz ders kitaplarında pek çok örneğinin bulunduğunu görmekteyiz.

İzleyen ilk paragrafta “sehven” olsa gerek hemen vazgeçilmiş olan ilk iddianın hedefinin tabii bilimleri öğrencinin gözünde değersizleştirme olduğu tartışma götürmez.

AKLIN KULLANIMI

Dinde Yorum Farklılıkları ve Nedenleri Başlıklı bölümde farklılıkların dinin temel kaynaklarındaaçık ve kesin hüküm bulunmayan konulardaki farklı yorumlardan kaynaklandığı, Allah’ın varlığı, namazın farziyeti gibi konularda farklı yorum yapılmasının ise mümkün olmadığı belirtilmiştir.

İzleyen satırlarda her ne kadar “İslamın akla sınır koymadığından, ısrarla insanın düşünmesini, aklını kullanmasını istediğinden” bahsedilecekse de, yazarlarımız, “namazın farziyeti” örneğini de vererek yorum yasağı kapsamında olduğunu belirttikleri açık ve kesin hüküm konularını kendileri tespit edip yorum ve tartışmaya kapatmışlardır.

AŞIRI ŞİİLERİN İSLAM DIŞILIĞI

Oysa ülkemizde sayıları onmilyonları bulan insanımızın inancını teşkil eden bir başka İslam yorumu olan Alevilikte namaz anlayışı bu kitapta belirtilen inanıştan tamamen farklıdır. Alevilerin cem ibadetinde halka namazı tabir edilen ibadet ve bir bütün olarak cem ibadeti bu kitapta anlatılan anlayışla herhangi bir benzerlik taşımaz.  Alevi inancında namaza ilişkin yaklaşım farklılığını dikkate almadan yapılan bu açıklamanın üstü kapalı olarak Alevilik inancının İslam dışı sayılması temelinden hareketle yapıldığı anlaşılmaktadır.

Öyle ya, “Müslüman olduklarını söyledikleri için kategorik açıdan İslam mezhebi sayılsalarda … aşırı Şiileri islam dairesi içinde görmek mümkün değildir”.

Kitabta; “… Müslümanlar Hz. Peygamber döneminden itibaren diğer din mensuplarının ibadetlerini engellemek şöyle dursun inanç ve ibadetlerin yaşanabilmesi için her türlü kolaylığı gösterdikleri, kiliselere ve havralara dokunulmadığı, buralarda ibadetin serbest bırakıldığı…” anlatılırken bu hakkın günümüzde on milyonlarca alevinin ibadethane olarak kabul ettikleri  cem evlerine neden halen tanınmamış olduğundan tek kelimeyle söz edilmemektedir.

SÜNNİCİLİK

Müfredatta, Peygamberimizden sonra halifenin kim olacağı (imamet) konusunun asıl itibariyle inancın alanı olmamakla beraber sonradan inanç alanına sokulup bazı mezheplerin ortaya çıkışında önemli ayrışma nokta­larından biri hâline geldiği belirtilerek Şiilik ve Alevilik yorumlarının temelini ve günümüzde yaklaşık 170 milyon Müslümanın inancını oluşturan Gadir-i Hum hadisi ve Maide Suresinin 67. Ayeti izleyen satırlarda; “Halbuki ehl-i sünnet tefsir bilginlerine” göre  geçersiz sayılmıştır. Örneğin, “Hz. Peygamber’in sözü olarak nakledilen bir rivayet bir fakih tarafından sahih olarak kabul edilirken, başka bir fakihin aynı rivayeti sahih görmemesi normalken söz konusu Alevilik olunca Ehli sünnet tefsir bilginlerinin yorumlarının neye istinaden üstün tutulduğu ise belirtilmemiştir. Esasen Peygamberimizin Hadislerini ve Sünnetini bize aktaran kaynaklar olarak ifade edilen “… Kütüb-i Sitte’deki (Buhari, Kuşeyri, Sicistani, Tırmizi, Nesai ve Kazvini) hadislerin sıhhat dereceleri aynı olmadığı gibi her bir kitap içinde de sıhhat derecesi aynı olmayan hadisler bulunabildiği…” belirtilerek kendilerince dahi bu kaynaklara tam anlamıyla güvenilmediği ortaya çıkmaktadır. Çünkü “… bazı oluşumlar bir yandan kendi düşüncelerine uymayan hadisleri inkâr ederlerken diğer yandan da kendi düşüncelerini destekleyen hadisler uydurmaya başlamışlardı.”

MÜSLÜMAN ÖLDÜRKMEK KARŞI KONULAMAZ İRADENİN SONUCU MU

İmamet konusunun gerçekte inancın bir alanı olmadığını ve sonradan inanç alanına sokulduğunu belirterek eleştiren yazarlar, “Müslüman öldürmek büyük günah olduğu halde, Müslümanlar arasındaki iç savaşlarda karşı karşıya gelen Müslümanların birbirlerini öldürmelerinin yeni itikadi tartışmaları gündeme getirmiş olmasını” sanki islama bir büyük katkı yapılmış gibi sunduktan sonra “Adam öldürme fiilini işleyen kimse, bunu hür iradesi ile mi yoksa karşı konulmaz ilâhî iradenin baskısı altında mı işlemiştir?” sorusunu ortaya atıp cevapsız bırakarak Müslüman kanı dökmenin karşı konulamaz ilahi iradenin sonucu olabileceğini, yani bunun günah olmadığı görüşünü üstü kapalı şekilde öğrencilerin bilinçaltlarına itinayla yerleştirmektedir. Böylece gelecekte cihatçı olmayı düşünen öğrencilerin Müslüman kanı dökme konusunda vicdanları şimdiden rahatlatılmaktadır. Öyle ya, bu durum karşı konulamaz ilahi iradenin bir neticesi olduğuna göre günahı da yoktur. Hatta bırakın günahı, sevabı da sonsuz olsa gerektir.

About armadmin 9322 Artikel
Günlük olaylara toplum duyarlılığını yükseltebilmeyi umuyoruz.