Nevra Ölçer / Anadolu ve Rumeli Medya
Kırıkkale Üniversitesi Eğitim Fakültesinin mezuniyet töreninde İstiklal Marşı “siyasi içerik taşıyor” diyerek okutulmadı. (basından)
Siyasi içerik nedir?
Bu “siyasi” lafı son zamanlarda YSK’nın aldığı karar sonrası her yerde dillendirildi. Karar “hukuki” değil “siyasi” dendi. Yani, hukuk kurallarına göre böyle bir karar veremezsiniz, siyaset sahnesinde yer alanlar böyle bir kararı kendi çıkarlarına uygun gördükleri için alınmasını sağladılar anlamına geldi bu ifade. Tartışıldı epey.
Aynı bakış açısı ile İstiklal Marşı’mızı incelersek, yani “aslında durum öyle değil, ama siyaset böyle gerektirdiği için böyle bir içeriğe sahip” anlamına gelen bu ifadeyi biraz irdeleyelim.
“Yurdumun üstünde tüten en son ocak sönmeden bu bayrak inmez” diyor birinci paragraf. Eğer siyasi ise bu dizeler, o zaman, aslında en son ocak sönmeden bu bayrak iner, ama böyle demişler siyaseten, öyle mi?
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.
“Hakkıdır, hakka tapan milletimin istiklal” siyasi ise, milletin hakkı istiklal filan değil, öyle mi?
Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celal?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal…
Hakkıdır, hakk’a tapan, milletimin istiklal!
“Ben ezelden beri hür yaşadım, hür yaşarım, kimse bana zincir vuramaz” lafı siyasi ise, o zaman aslında birileri bize zincir vurur, öyle mi?
Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
Çanakkale’de iman dolu bir göğüs ile yedi düveli yenmiş bir ulus aslında yok, ama siyaseten öyle denmiş, öyle mi?
Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
‘Medeniyet!’ dediğin tek dişi kalmış canavar?
“Ülkene düşmanı sokma” lafı aslında öyle değil, siyaseten söylenmiş, otur oturduğun yerde, gelen gidene karışma, öyle mi?
Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın.
Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın.
Doğacaktır sana va’dettigi günler hakk’ın…
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.
“Şehitlerin mübarek hediyesi vatanımız” siyaseten söylendi, ama durum aslında öyle değil, öyle mi?
Bastığın yerleri ‘toprak!’ diyerek geçme, tanı:
Düşün altında binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.
“Ülkem için canımı veririm” lafı siyasi, aslında takmam böyle şeyleri kafama, öyle mi?
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şuheda fışkıracak toprağı sıksan, şuheda!
Canı, cananı, bütün varımı alsın da hüda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.
“Yurdumda ezan susmasın” lafı siyasi, öylesine söylemiş birileri, öyle mi?
Ruhumun senden, ilahi, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.
Bu ezanlar-ki şahadetleri dinin temeli,
Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.
O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım,
Her cerihamdan, ilahi, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır ruh-i mücerred gibi yerden na’şım;
O zaman yükselerek arsa değer belki başım.
“Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet, hakkıdır Hakk’a tapan milletimin istiklal” dizeleri de siyasi demek?
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal:
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, hakk’a tapan, milletimin istiklal!
Mehmet Akif Ersoy
O zaman sormak lazım, “Türk siyaseti” konusunda bir şeyler söyleyebilecek olgunluğa geldiğinizi varsayıyorsunuz sanki, doğru mu anladık?
