anadoluverumelimedya.com

9 yaşındaki çocuktan ne istiyorsunuz!

Batuhan Çolak / Yeniçağ

Reklam alanı

4.1.12-2

Cumalara hutbeler aracılığıyla siyaset sokuldu mu?

Sokuldu.

İnsanların dişlerinden, tırnaklarından artırdıkları ve hayır için verdikleri paralar, devlet kurumlarının onayladığı birçok yardım kuruluşu tarafından amaç dışı kullanıldı mı?

Kullanıldı.

Televizyonlarda ahkam kesen, kendilerine çeşitli sıfatlar takan birçok şahıs, kadınların kahkaha atmasından, taktıkları başörtüsünün ölçüsüne kadar karıştı mı?

Karıştı.

Çocuk gelinler ve çocuklara yönelik taciz oranları artarken buna tepki göstermesi gerekenler sustu mu?

Sustu.

Kendilerini “ehli sünnet” olarak gösteren birçok tarikatın içlerindeki skandallar defalarca gün yüzüne çıktı mı?

Çıktı.

Skandal geçiştirilmemeli

Son olarak; Diyanet’in resmi sitesine bağlı “Dini Kavramlar Sözlüğü”ndeki yorum tartışma konusu oldu

Tartışmalı ifadeler şu şekildeydi: “Sözlükte ‘ulaşmak, yetişmek, iş gayesine varmak gibi’ anlamlara gelen bulûğ, fıkıh terimi olarak, bir kimsenin çocukluk dönemini bitirip, ergenlik çağına ulaşması demektir. Bulûğ çağına ulaşan kimseye bâliğ denir. Ergenlik yaşı çocuğun vücut yapısına ve iklim şartlarına göre değişebilir. İslâm hukukçularınca bulûğ çağının alt sınırı, erkekler için 12, kızlar için 9 yaş olarak belirlenmiştir. Bu yaşa ulaştıktan sonra erkeğin ihtilam olması, baba olabilme devresine girmesi; kızın da adet görmesi, gebe kalabilme çağına ulaşması fiilî olarak bâliğ olmalarıdır. Ancak erkek ve kızlar 15 yaşlarına ulaştıklarında, kendilerinde bu erginlik alametleri görülmese de bâliğ olduklarına hükmedilir. Buluğ, kişinin dinen mükellef sayılıp, yetişkin insan statüsünü kazandığı dönemdir. Bu çağa ulaşan ve akıllı olan kimse artık tam edâ ehliyeti kazanır. Böylece, ibâdet, helal ve haram gibi dinî hükümlere muhatap; cezâî, malî ve hukukî yükümlülüklere ehil olur. (İ.P.)”

Sözlükteki nikahla ilgili yorumda ise; “Buluğ çağına erişmiş kadının velisi olmaksızın kendisinin nikâhlanabilmesi mümkün olmakla birlikte, velisinin de bulunması menduptur” ifadeleri kullanılıyor.

Bu iki yorumda özetle; alt sınır olarak 9 yaşındaki kız çocuğu “buluğ” çağına ulaşmış olabilir ve dinen cezai, mali ve hukuki yükümlükler altına girebilir. Kişi eğer ergenlik çağına girdiyse, yanında velisi olmaksızın nikahlanmasında dinen bir sakınca yoktur denilmek isteniyor.

Bu skandaldan sonra Diyanet’ten bir açıklama geldi ve konunun çarpıtıldığı ileri sürüldü. Diyanet resmi internet sitesinden yaptığı açıklamada:

“Dini Kavramlar Sözlüğü adlı yayınımızdaki tanım ve maddelerin çarpıtılmasıyla böyle bir iddia üretmek iyi niyetle izah edilemez. Kız çocuklarını anne olma ve aile kurma sorumluluğuna sahip olmadan, psikolojik ve biyolojik olgunluğa erişmeden evlendirmek, nikâhta rıza ve irade hürriyetini şart koşan İslam dini ile bağdaşmaz. Nitekim Başkanlığımız, tarihi boyunca erken yaşta evliliklere asla onay vermemiştir, vermeyecektir” ifadelerini kullandı.

Diyanet’e sorular

Diyanet, metinlerin maksatlı bir şekilde çarpıtıldığını ileri sürüyor.

Ancak ortada metinle, ekran görüntüleriyle ispatlanmış bir skandal var.

Böyle bir manyaklığın bırakın İslamiyet’i hiçbir semavi dinde karşılığı yok.

Peki bu sapıklar nereden türüyor ve bu yorumlar nereden getirilip, Diyanet’in resmi sitesine kadar sokuluyor?

Diyanet’in (başkalarını suçlamak yerine), “Bu önemli hatayı yapanlar hakkında soruşturma açılmıştır, bu gibi ifadelerle kurumumuzun anılmasından büyük üzüntü duyuyoruz” şeklinde bir açıklama yapması gerekmez mi?

Ayrıca Diyanet madem ki çocuk evlilikler konusunda hassastır, Anadolu’nun en ücra köşesinde bile personeli bulunmasına rağmen neden toplumsal farkındalık oluşturamamaktadır?

En basitinden Cuma hutbesinde neden bu konuların hiçbirisine yer verilmez.

Sapkın tarikatlar, kul hakkı yiyenler, rüşvet, dolandırıcılar… Bu kadar hassas konularda neden Diyanet’in sesi soluğu çıkmaz?

Yüzlerce, binlerce, hatta on binlerce örnek olay yaşanıyor bu ülkede… Bu sözlükte yazılanları uygulayanlar ve ceza almayanlar var.

Dinimizde yeri olmayan, doğrudan kul hakkı yenilen olaylar yaşandı bu ülkede.

Konuşması, tepki göstermesi gerekenler; din alimleri, ilgili dernek ve vakıflar, tarikat ve cemaatler… Birçoğunun bu olanlara ses çıkardığını duymadık.

Ne zaman ki seçimler oldu hepsi ortalığa çıktı; kapatılan dosyaları, aldıkları ihaleler karşılığında hangi siyasileri destekleyeceklerini açıkladılar.

Böyle bir saçmalık olabilir mi?

Allah ile kul arasına siyaset sokulabilir mi?

görsel: mynet.com

 

About armadmin 9321 Artikel
Günlük olaylara toplum duyarlılığını yükseltebilmeyi umuyoruz.