anadoluverumelimedya.com

Türkiye’ye ‘diz çöktürme operasyonu’

HİKMET ÇİÇEK / Aydınlık

Reklam alanı

Dolar ve euro kurları son günlerde yaşanan hareketlilik sonrası yeniden son ayların en yüksek seviyelerine ulaştı. Dolar 1 ayın zirvesini gördü. Yükselen dolar fiyatları yükseliş eğilimini sürdürerek, 2 Şubat’tan bu yana en yüksek olan 3.77 seviyesinin üzerini gördü. Euro ise 3.95 seviyesinden güne başlarken, en yüksek 3.9768 seviyesini gördü. Kur, şu sıralarda 3.9685 seviyesinden işlem görüyor.

Peki kurlardaki artış neden kaynaklanıyor ve ne kadar sürecek? Piyasalarda yaşanan hareketliliğin kaynağı nedir? Piyasa uzmanları, sorunun siyasal boyutunu dikkate almayan çeşitli yorumlarda bulunuyor, tırmanış ve gerileme konusunda çeşitli analizler yapıyorlar. “Kuzey Kore tehdidi”nin, Güney Afrika’da merkez bankasının kamulaştırılmasının piyasaları tedirgin ettiğini söyleyenler bile var!

Kurların geldiği seviyenin ekonomik gerekçelerle açıklanması inandırıcı değil. Türkiye bir “diz çöktürme operasyonu” ile karşı karşıya.

DÜŞÜNCE KURULUŞU’

Şimdi 2014 yılında, 30 Mart yerel seçimleri öncesinde, 17/25 Aralık sonrasında ABD’nin önde gelen düşünce kuruluşlarından Bipartisan Policy Center (BPC) (Partilerüstü Politika Merkezi) tarafından “Türkiye’nin Yerel Seçimleri” başlığıyla yayımlanan rapora dikkat çekelim. Rapor ilginç iddia ve tahminler içeriyor.

Raporu hazırlayanlar arasında Eric Edelman, Morton Abromowitz, Henri Barkey gibi Türkiye’yi yakından tanıyan isimler var. Gene raporu hazırlayanlardan Svante Cornell’in 2008 tarihli raporunda, “yakında Deniz Baykal’ın istifa edeceği ve yerine Kemal Kılıçdaroğlu’nun getirileceği” yazılmış. Gene aynı kişinin, “bölünme için federasyon gereklidir” gibi yazıları da var.

ABD-TÜRKİYE İLİŞKİLERİ TEHLİKEDE’

Gelelim rapora. “Türkiye’de Yerel Seçimler/Aktörler, Faktörler ve Öneriler (Sonuçlar) Mart 2014” başlıklı raporun sonu şöyle: “Başbakan Erdoğan’ın otokratik eylemleri ve demagojisinin, Türkiye’nin siyasi kurumlarını ve değerlerini bozduğunu ve ABD-Türkiye ilişkilerini tehlikeye attığını açıkça söylemenin şimdi önemli olduğuna inanıyoruz.”

GÜLEN İLE ERDOĞAN ARASINDA AÇIK SAVAŞ

Raporun özet kısmında şunlar yazılıyor:

“Erdoğan 2010 yılına kadar Batı yanlısı, modernleşmeci bir politika izlerken şimdi ülkeyi tek kişinin hakim olduğu İslam devletine götürmektedir. Bu tavırları ile Abdullah Gül ve Fetullah Gülen’i karşısına almıştır. Türkiye’de Gülen ile Erdoğan arasında açık bir savaş vardır. Abdullah Gül ise iki tarafa da oynamaktadır. Bu savaşta PKK, Erdoğan’ın yanında, CHP ise Gülen’in yanındadır. 30 Mart seçimlerinden sonra Erdoğan çok ağır bir yenilgi almadığı sürece 17/25 Aralık’ta yaşananlar için Gülen hareketine karşı tepki verecektir.”

GÜLENCİLER GÜL YANINDA

“Erdoğan ile Gül arasındaki çekişmelerde Gülenciler Abdullah Gül yanında yer almışlardır. Gülen medyası Gezi olaylarında Erdoğan’ın baskıcı yaklaşımını anlatan tek medya kurumuydu.

Erdoğan da intikam amacıyla dershaneleri kapatma kararı aldı. Gülen ekibi bunu açık savaş ilanı kabul etti. Önümüzdeki dönem bu savaşın galibinin belli olacağı dönem olacaktır. Bu sırada ülke istikrara kavuşana kadar derin çalkantılar yaşayacaktır.”

GÜL DAHA BATI YANLISI

“Abdullah Gül, Erdoğan’dan daha Batı yanlısı ve ılımlı bir kişilik göstermektedir. Erdoğan görevden el çektirilirse ya da istifa ederse yerine geçecek lider olarak kendini göstermektedir. AK Partideki önde gelen yöneticilerden Bülent Arınç kendini Erdoğan’ın diktatör yönetiminden uzak tutmaktadır. Erdoğan’ın İslamcılığından ve düşüncesizliğinden ayrı durmaya çalışmaktadır.”

 

 

GÜLEN HAREKETİ POLİTİK DEĞİL!

“Gülen hareketi kesin olarak politik bir yapı değildir, politik güç istememektedir ama Türkiye’deki en önemli siyasi kuvvetlerden biridir.

Gülen hareketi, Erdoğan’ın diktatör yapısı kendilerine karşı olmaya başladığı için Erdoğan’a karşı olmuşlardır.

CHP ve MHP’nin bir alternatif olabilmesi için yönetimlerinin değişmesi lazımdır.

PKK da ağırlıklı olarak kendi özerk yönetimlerini kurmaya odaklanmış durumdadır.”

TÜRK POLİTİKASININ GELECEĞİ

“Türk politikasının geleceği ekonominin durumuna, askeri müdahalenin olup olmamasına ve Batı dünyasının tavrına göre belirlenecektir.

Erdoğan yerel seçimlerde başarılı çıksa da bu onun aleyhine olan hareketlerin hızlanmasına sebep olacaktır. Bu durumda Erdoğan, Gülenci medyayı kapatacak ve Gülen yanlılarını hapse atacaktır.

Eğer Türkiye ekonomik kriz yaşarsa Erdoğan aleyhine olan hava da hızlanacaktır. Gezi olayları, 17/25 Aralık olayları ve politik istikrarsızlık ekonomiyi krize götürmektedir. Erdoğan’ı en kısa zamanda götürecek olan ekonomik krizdir.

Erdoğan geleneksel olarak orduyla yakın olmamasına rağmen 17 Aralık olaylarında orduyla işbirliğine gitmiştir. 20 Aralık’ta Ergenekon davasından içeride bulunan 5 general salıverilmiştir. Erdoğan’ın amacı Gülen hareketinden herşeyden çok nefret eden generalleri yanına çekmektir.”

ORDU İKİ KAMPA AYRILDI

“Türk ordusu iki kampa ayrılmıştır. Bir taraftan daha ılımlı eski ulusalcı yapıyı temsil eden kadrolar, diğer tarafta Gülen’in yerleştirdiği kendi kadroları.

Ordunun hangi tarafta yer alacağı sorunun cevabıdır. Üst kadroların Gülen nefreti Erdoğan’ı savunmaya yetecek midir? Yoksa 1960 darbesindeki albayların yaptığı gibi Gülenciler ordunun emir komuta zinciri dışında bir darbe ile iktidara gelecek midir? (Özellikle Gülen taraftarlarına yönelik toplu gözaltılar olması durumunda) Türkiye’nin geleceğini bu sorunun cevabı belirleyecektir.

Ordunun daha önce müdahale etmemesinin sebebi Batı liderlerinin Erdoğan’ın yanında durmasıdır. Bu dönemde liderlerin tutumu Erdoğan’ın gidişi üzerinde direk rol oynayacaktır.

Türk halkı başkanlık sistemini istememektedir. Bu nedenle Erdoğan’ın başkanlık sistemi gerçekçi değildir.

Erdoğan seçilmiş bir sultan ya da İslam lideri olmak istediği için günleri sayılıdır. Baskıyı artırarak iktidarda kalmaya çalışmaktadır. Erdoğan eninde sonunda güçle görevden alınacaktır.”

About armadmin 9321 Artikel
Günlük olaylara toplum duyarlılığını yükseltebilmeyi umuyoruz.