anadoluverumelimedya.com

Referandum Suriyelilerle mi kazanılacak?..

Batuhan Çolak / Yeniçağ

Reklam alanı

ABD’nin I. Körfez Müdahalesi sonrasında, Saddam’a karşı Kürtler ayaklandırılmıştı… Sonrasında işler yolunda gitmeyince Kürtler’in bir kısmı Türkiye’ye doğru kaçışa başladı. 1988-1993 yılları arasında sınırlara dayanan Kürtler, Turgut Özal’ın talimatıyla içeriye alındılar.

Kamuoyuna “insanlık için yaptık, savaş bittiğinde geri dönecekler” açıklaması yapılırken, içeriye alınan Kürtler’in sayısı yüz binlerle ifade ediliyordu. Bu sırada ABD, uçuşa yasak bölge oluşturarak Irak’ın kuzeyini, “Kuzey Irak” olarak tanıtmaya başlarken, Irak topraklarını da Barzani ve Talabani arasında pay ediyordu.

Türkiye’ye alınan yüz binlerce Kürt, oluşturulan bu güvenli bölgeye rağmen geri dönmüyor ve yine Özal’ın talimatıyla vatandaşlığa alınıyordu.

Hemen ardından Türkiye’de terör patlamıştı. PKK, en büyük ihtiyacı olan kırsalda kullanılacak insan ihtiyacına ulaşmıştı. Birçoğu Türkçe bilmeyen, kültür olarak farklı ve Türkleri düşman olarak gören bu insanlar, 1990-1995 yılları arasında patlayan kanlı terör ve iç savaş girişimlerinin başlıca unsurları haline geleceklerdi.

***

Şimdi de Türkiye’nin önünde Suriyeli mülteciler konusu var. Önce 100 bin dediler, sonra sayı 1 milyona çıktı, daha 6 ay öncesine kadar resmi rakamlara göre 2 milyon denildi. Son yapılan resmi açıklamalara göre ise Suriyeli mülteci sayısı 3 milyona yaklaştı.

İlk geldiklerinde “güvenlik sağlanıncaya kadar misafirimiz olacaklar” açıklamaları hızla unutuldu, vatandaşlıklar kamuoyundan gizli bir şekilde verilmeye başlandı.

Bağcılar Devlet Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Emrah Can’ın verdiği bilgiye göre sadece hastanelerinde son 1 yılda gerçekleştirilen bebek doğumlarının yarısı Suriyelilere ait…

Sağlık Bakanlığı’nın resmi açıklamasına göre son 5 yılda doğan Suriyeli bebek sayısı 200 bin… Muhtemelen bu sayının gayri resmi sonuçları çok daha fazla…

Eğitimde ise 500 bine yakın Suriyeli çocuk devlet okullarında eğitim görüyor.

***

Türkiye, ateş çemberinden geçerken, sistemi yönetenlerin tek dertleri ise ne hikmetse rejim değişikliği… Türkiye’nin demografik yapısı değiştirilirken, 90’lı yıllardan ders çıkaramadığımız anlaşılıyor.

Size bir öğretmen arkadaşımın bizzat başından geçen bir olayı aktarmak istiyorum. Kendisi, Halk Eğitim Merkezleri’nde Suriyelilere Türkçe öğretiyor. Programlar devlet eliyle ücretsiz olarak sağlanıyor.

Gerisini kendisinden dinleyelim: “Sizinle bir anımı paylaşmak istiyorum. Bir yıldan fazla bir süredir öğretmenlik yapıyorum. Hem YGS-LYS adı altında ders veriyorum hem de yabancılara Türkçe öğretiyorum. Güzel anılar biriktiremediğimden mi nedir bugüne kadar yaşadıklarımı hiç yazmamıştım. Ama geçen gün yaşadığım bir olayı sizinle paylaşmak istiyorum. Yabancılara Türkçe dersi verdiğim kursiyerler genellikle Suriye’den, Irak’tan gelen mülteciler oluyor. Yine bir kursiyerim Türk vatandaşı olmuş kimlik almış. Bunu kutlamak için de sınıfta tatlı dağıtıyordu. Ne olduğunu sorduğumda, Türk vatandaşı olduğunu söyledi. ‘Nasıl oldun size vatandaşlık veriliyor mu ki?” diye sorduğumda ağzında bir şeyler geveledi. Sonra yanıma gelip sınıftaki kursiyerlere dönerek kimliğini çıkardı ve beni işaret ederek şunları söyledi: ‘Artık ben Türk vatandaşıyım ve benle hocamız arasında hiçbir fark yok!'”

***

Anlaşılan o ki gündem Başkanlık ve rejim değişikliği kısır döngüsünde oyalanırken, arka planda çok önemli değişimler yaşanıyor.

Bir süre kaldıktan sonra gidecekler denilen Suriyelilere el altından vatandaşlıklar veriliyor. İşin daha da ilginç boyutu Türkçe bilmeyen Suriyeliler vatandaş yapılırken, seçimlerde oy kullanabilecekler.

Darbe girişimleri, ekonomik kriz, demografik yapının bozulması ve nihayetinde rejim değişikliği… Bunların hiçbirisi masum konular değildir!

Eldeki verilere bakarak asıl soruya gelelim; “Olası bir başkanlık referandumunda sonuçları Suriyeliler mi belirleyecek?”

Kaynak: Donald Trump ve Ortadoğu – Agah Oktay GÜNER

About armadmin 9321 Artikel
Günlük olaylara toplum duyarlılığını yükseltebilmeyi umuyoruz.