anadoluverumelimedya.com

Ege ordusunun lağvedilmesinde engel: 12 Mil

Z. Ruhsar Şenoğlu / Aydınlık
Feridun Sinirlioğlu başkanlığındaki Dışişleri heyetinin, Yunanistan’la yaptığı görüşmelerde Atina’nın kara sularını 12 mile çıkarma talebinde anlaşmaya varması, gözleri yeniden Ege’ye çevirdi. Aydınlık, geçen hafta sürmanşetten duyurduğu bu gizli anlaşmaya Genelkurmay’ın itiraz ettiğini de gündeme getirmişti. 12 mil tartışmasının 15 Temmuz sürecinde yeniden Türkiye’nin gündemine sokulması üzerine, Ege sorununun geçmişine mercek tuttuk. Bu konuda TESEV’in (Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı) 2005 yılında hazırladığı rapor, Ege’deki sorunun 12 mil tartışmasıyla sınırlı olmadığını, “Ege Ordusu’nun lağvedilmesi” planlarına kadar gittiğini ortaya koyuyor.

Reklam alanı

NATO DIŞI MİLLİ ORDUMUZ
TESEV’in “Almanak Türkiye 2005-Güvenlik Sektörü ve Demokratik Gözetim” raporunda şu satırlar yer alıyor: “TSK’nın, Yunanistan’ın Ege’de karasularını 12 mile çıkarmasını ‘Savaş Nedeni’ sayması nedeniyle, Ege Ordusu’nun Lağvedilmesi projesi rafa kaldırılmak zorunda kalmıştır.”
Ege Ordusu, NATO dışı milli ordumuz. Yunanistan’ın karasularını 12 mile çıkarması ise Türkiye’nin Ege’de askeri eğitim yapamaması, Ege’de alınacak güvenlik önlemlerinin sınırlanması anlamına geliyor! TESEV’in 2006 yılında yayımlanan ‘Güvenlik’ raporu, TSK’yı hedef alan bir rapor. Yazıyı kaleme alan, raporda “gazeteci, savunma uzmanı” olarak tanıtılan Lale Sarıibrahimoğlu. Sarıibrahimoğlu, 15 Temmuz sonrası tutuklandı. Ancak Sarıibrahimoğlu’nun dillendirdiği planın uygulanmasına, darbe girişiminden sonra devam edildi! Sarıibrahimoğlu, FETÖ tertipleri için kurulan Taraf’ın Ankara temsilciliğini ve Zaman gazetesinde yazarlık yapmıştı. Darbe girişiminden sonra onlar da kapatıldı.

‘ERKAYA VE ARINÇ ÖNERDİ’
TESEV raporunda yer alan “Türk Silahlı Kuvvetleri” başlıklı yazısında Sarıibrahimoğlu, TSK’nın iç ve dış güvenlik gibi siyasi otoritenin direktifi ile şekillenmesi gereken konuları etkileme faaliyetini sürdürdüğünü, irdeliyor. Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’nin de “tam olarak sivil otoritenin direktifinde hazırlandığını söylemek mümkün değil” diyor. Bütünüyle TSK’nın gücünü hedef alan yazıda, 12 mil “sorunu”nun Ege Ordusu’nun lağvedilmesinin önünde engel oluşturduğu vurgulanıyor. 57. sayfadaki dipnotta da şu satırlar yer alıyor:
“Yunanistan’ın Ege’de Karasularını 12 mile çıkarması olasılığının ‘Savaş Nedeni’ sayılması, Yunanistan’ı caydırma amaçlı kurulan Ege Ordusu’nun Lağvedilmesi fikrini de rafa kaldırdı. Bu fikir ilk olarak Mayıs 2000’de, o sırada dönemin Başbakanı Bülent Ecevit’in Danışmanlığını yapan Deniz Kuvvetleri eski Komutanı Oramiral Güven Erkaya’dan gelmişti. Aynı öneri, geçen yıl TBMM Başkanı Bülent Arınç’tan geldi. Ancak TSK’nın tepkisi üzerine Ege Ordusu’nun lağvedilmesi fikrinden vazgeçildi. Düşüncenin gerisinde, Ege Ordusu’nun lağvedilmesi karşılığında Yunanistan’ın da Doğu Ege Adaları’nı silahlandırma politikasından vazgeçme gibi bir jestte bulunmasının beklenebileceği yatıyordu. Ege Ordusu, 4’üncü Ordu olarak Kıbrıs Barış Harekâtı’nın hemen akabinde 20 Mayıs 1975 tarihinde kuruldu. Ege Ordusunun, bünyesinde 6 Tugay Komutanlığı, 4 Alay Komutanlığı ile 9 Tabur, hava savunma birlikleri, hava ve topçu bataryaları ile lojistik destek kıtaları bulunuyor.” (sf.57.)
İç tehdidin tanımı konusunda TSK ile AKP hükümeti arasında derin görüş ayrılıkları olduğuna dikkat çeken Sarıibrahimoğlu, “TSK’nın, ülkeyi yöneten AKP’yi de laikliğe karşı dolaylı tehdit olarak algılamakta olduğuna dair işaretler verdiğini” vurgulayarak, AKP’nin TSK’nın üzerine yeterince gitmemesini yadırgadığını ifade ediyor. Yazı şu satırlarla sürüyor: “TSK, dış tehdit algılamasında da hükümet ile ters düşmektedir. Yunanistan ile Türkiye arasında Kıbrıs sorunu ile Ege Denizi’nde halen çözülmemiş olan sınır ihtilaflarının sürmesine karşın, AB’ye aday üye statüsünde olan Türkiye’nin, yine AB üyesi Yunanistan ile bu sorunlar yüzünden savaşma ihtimali hemen hemen tümüyle ortadan kalkmıştır. Buna rağmen, Yunanistan’ın Ege’de karasularını 12 mile çıkartmasını Casus Belli (Savaş Nedeni) sayan TSK’nın, belirli bir savaş psikozundan çıkmadığı, hükümetin ise Yunanistan’a karşı bu psikolojiden çıkma ve sorunları diplomatik yollarla çözme arayışlarını sürdürdüğü gözlenmektedir.”

BAŞBUĞ: KABUL EDİLEMEZ
Raporun almanak bölümünde Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un, 13 Nisan günü (2005) Genelkurmay Başkanlığı Karargâhı’nda savunma muhabirlerini kabulünde, 12 mil teklifinin “kabul edilemeyeceğini” söylediği vurgulanıyor: “(Başbuğ)… TBMM’nin Yunanistan’ın Ege karasularını 12 mile çıkarmasının Türkiye tarafından kabul edilemeyeceği doğrultusunda almış olduğu kararın, yürürlükte olan devlet politikasının ifadesi olduğunu belirtti.” Yine almanakta 8 Haziran tarihinin karşısında şöyle deniyor: “21 Haziran’da MGK’da ele alınacak Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi’nin taslağında Yunanistan’ın karasularını 12 mil olarak ilan etmesinin ‘casus belli’ yani doğrudan savaş gerekçesi olduğu belirtildi.”
TSK’nın direnişi kırılamadı. 26 Ocak 2010’da TSK’nın başına ‘Balyoz’ indirildi… Aralık 2010 MGK toplantısına sunulmak üzere AKP hükümeti bir Milli Güvenlik Siyaset Belgesi taslağı hazırladı, taslakta 12 mil ‘Savaş Nedeni’ olmaktan çıkarıldı… 6 Ocak 2012’de Başbuğ tutuklandı…

DAVUTOĞLU’NUN PLANIYDI BAŞARILI OLAMADILAR
Ege Denizi’nde Yunanistan’ın ana kıtadan karasularını 10-12 mile, adalarda 6 mile çıkarılması anlaşmasının, 15 Temmuz darbe girişiminin kısa süre öncesine denk gelmesi manidar. Anlaşmayı yapan heyetin başındaki isim Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu. 12 milin savaş nedeni olmaktan çıkarılması planı, 2010 yılında dönemin Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun, komşularla “sıfır sorun” politikasının parçası olarak gündeme getiriliyordu. Yunan basını da bu konuda, Ahmet Davutoğlu’nun dışişleri bakanı olduğu dönemde iki ülke arasında gizli görüşmeler yapıldığını yazmıştı.
Başarılı olamadılar! 1995 yılında TBMM’de alınan 12 milin ‘Savaş Nedeni’ sayılması kararı yerli yerinde duruyor.

About armadmin 9321 Artikel
Günlük olaylara toplum duyarlılığını yükseltebilmeyi umuyoruz.