anadoluverumelimedya.com

İşte eğitimin OHAL’i

GÜLSÜN KAYA
ÇYDD Genel Başkan Yardımcısı

Reklam alanı

Ulusal ve uluslararası pek çok kuruluşun hazırladığı raporların eğitimle ilgili ortaya koyduğu ürkütücü gerçekler, siyasi iktidar tarafından görmezden gelindi. Bu raporlarda, 12 yıllık zorunlu eğitime karşın hiç okula gidemeyen çocukların sayısının 500 bine ulaştığı yazıyordu. Dört il ve dokuz ilçede bizzat MEB, devamsızlığı “yok” saymak zorunda kalmıştı.
Birtakım vakıflar aracılığıyla devşirilen yoksul halk çocukları “dini eğitim” verildiği söylenen kurumlarda taciz ve tecavüze uğramıştı. O vakıflara hiç hesap sorulmamıştı. 2014’te ortaokulu bitiren 36 bin 401 kız çocuğunun, açık liseler dahil, hiçbir yerde adına rastlanmamıştı. “Dindar ve kindar nesiller” yetiştirme amacı doğrultusunda düz liseler yok edilmişti. Aralarında imam hatiplilerin de olduğu liseliler dayanamamış, “Sırtımızı karanlığa, yüzümüzü aydınlığa döndük!” diye çığlık atmıştı.

Kindar nesiller!
Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı PISA’da 65 ülke arasında matematik, fen ve okuma alanlarında ilk 40 ülke arasında bile yer alamamıştık. Çocuk işçi ve erken evlilik sayısı katlana katlana artmıştı. Suriyeli çocukların eğitim hakkını kullanması için neredeyse hiçbir şey yapılmamıştı. Eğitimde din, mezhep, cinsiyet, etnik köken vb. ayrımcı uygulamalar listelere sığmamıştı. Bunların hiçbir önemi yoktu. Sistem, “dindar ve kindar nesiller” yetiştirmeye odaklanmıştı.
Amaca ulaşıldığını hepimiz, acı bir biçimde, 15 Temmuz’da gördük. Eğitimdeki bu halin OHAL’e gelmesinin sorumlusu elbette siyasal iktidarlardır. Şimdi de Fetö ’cü dindar ve kindarlara kin duyan “gerçek(!) dindar ve kindar nesiller”in yetiştirilmek istendiğinin kaygısını yaşıyoruz. Olur olmaz “Atatürk ve laiklik” sözcükleri kullanılsa da gerçek niyeti uygulamalar ortaya koyuyor.

Sözleşmelilerde amaç
Siyasal iktidar, OHAL ile sınav sorularının çalınmasını önlemek, eğitimin içeriğini mürit değil yurttaş yetiştirecek biçimde düzenlemenin yollarını aramak yerine askeri liseleri ve 1000’i aşkın özel okulu kapattı. Kendisinin göreve getirdiği 12 milli eğitim müdürünü, ilçe milli eğitim müdürlerinin tamamına yakınını ve 21 bin 738 öğretmeni açığa aldı. Başarısızlığı defalarca kanıtlanmış sözleşmeli öğretmenliği geri getirdi. MEB, çıkarılan öğretmenlerin yerine 15 bin yeni öğretmenin sözleşmeli olarak -hiç de nesnel olmayan- mülakat (sözlü sınav) yöntemiyle işe alınacağını açıkladı. Bu uygulamadan amaç, olsa olsa Fetö ’cüler yerine yandaşları işe almak olabilir.
Önümüzdeki eğitim- öğretim yılında, kapatılan özel okulların ve askeri liselerin öğrencilerinin çoğunun devlet okullarına geçeceği düşünüldüğünde zaten 100 bine yakın öğretmen açığı olan MEB’in uluslararası standartlara da, kendi hedeflerine de uymayan kalabalık sınıflar düzenleyeceği ve bu durumda eğitimde bir kaliteden söz edilemeyeceği ortadadır.

Kaygılar…
Siyasal iktidar, OHAL öncesi MEB’in bütün görev ve yetkilerini Maarif Vakfı’na devretmenin hazırlığını yapmıştı. OHAL uygulamaları, bütün demokratik öğeler yok edildikten sonra eğitim sisteminin Maarif Vakfı’na çöpsüz üzüm gibi teslim edileceği kaygımızı çoğaltıyor. Ensar, TÜRGEV anlayışına dört elle sarılan iktidarın ülkeye çizdiği rota, ne yazık ki eskisi kadar ürkütücü.
Eğitimin toplumu nasıl biçimlendirdiği 15 Temmuz’da net biçimde ortaya çıktı. Artık çocuklarımıza “din eğitimi” adı altında “Cumhuriyet ve Atatürk düşmanlığı” aşılamaktan vazgeçilmelidir. Aynı zamanda evrensel değerler olan Cumhuriyet’in laik, demokratik, bilimsel, karma eğitim ilkeleri kararlılıkla yaşama geçirilmelidir. Yurttaşlar ve demokratik örgütler olarak iki acil görevimiz var: Biri eğitim sisteminin, hiçbir ayrımcılığa uğramadan ülkedeki tüm çocukları kapsamasının; ikincisi çocuklara dinsel metinleri papağan gibi ezberletmekten ibaret uygulamaların durdurulmasının ve 10. Kalkınma Planı’nda belirtilen önceliklere dönülmesinin sağlanması için harekete geçmek, bir araya gelmek.  

GÜLSÜN KAYA
ÇYDD Genel Başkan Yardımcısı

Cumhuriyet

About armadmin 9321 Artikel
Günlük olaylara toplum duyarlılığını yükseltebilmeyi umuyoruz.