anadoluverumelimedya.com

Soykırım yalanını ABD’ye kanıtladık

‘Ermeni Belgeleriyle 1915’ belgeselinin tanıtımı için ABD’de 26 günde 16 şehir dolaşan Yönetmen Serkan Koç, ‘Belgeli konuşunca her toplumu ikna edebiliyoruz’ diyor

Reklam alanı

Mustafa Gürbüz
Bugüne kadar çektiği belgesellerle büyük ses getiren Yönetmen Serkan Koç, son belgeseli ‘Ermeni Belgeleriyle 1915’i tanıtmak için ABD ve Kanada’da yaklaşık bir ay süren bir sefere çıkmıştı. 26 gün boyunca 30 bin kilometreden fazla yol kat eden ve iki ülkede toplam 16 şehirde belgeselin gösterimini yapan Koç, izlenimlerini AYDINLIK’a anlattı. Gezisi sırasında Los Angeles’taki Ermeni Yürüyüşüne de katılan ve sıradışı olaylar yaşayan Koç, başına gelenleri ve duygularını içtenlikle paylaştı.

| Kendinizi belgeselci olarak mı tanımlıyorsunuz?
Bunu bana daha önce de çok sordular. Öncelikle yurtsever bir Türk genciyim. Bugüne kadar yaptığımız tüm işler (Türk-Amerikan Savaşı, Büyük Yalan, Başlangıç, Kutsal İsyan, The Gülen), topluma hizmet etmek, aydınlatmak ve harekete geçirmek içindi. Onun ötesinde tabii ki bir yönetmen ve belgeselciyim.

‘GÖRSEL ANLATIMLI MATERYALE İHTİYAÇ VAR’
| Nereden aklınıza geldi Ermeni soykırımı yalanının belgeselini çekmek?

Türkiye’nin yurtdışında yaşadığı en temel problemlerinden biri olan sözde Ermeni soykırımı iddialarıyla ilgili sanat ve sinema dünyası olarak maalesef sınıfta kaldık. Bu konuda çekilmiş topu topu 3 işten 2’sini (birisi TRT’nin çektiği Sarı Gelin) 40 yaşında genç bir belgeselci olarak bana düştü: Büyük Yalan ve 1915…
Sözde Ermeni kıyımının 100. yılı yaklaşırken ben şöyle düşünüyordum; işte koskoca Türkiye Devleti var, büyük yapım şirketleri var. Bu kadar önemli bir konuda bize çok lüzum kalmaz. Bunu yapan birileri mutlaka çıkar. Ama 6-7 ay kaldığında baktık ki hiçbir hazırlık yok. Ben o ara bir yurtdışı gezisine çıkmıştım başka bir belgeselin gösterimleri için… Oradaki gurbetçiler ve Türk kuruluşları adeta yakamıza yapıştı, “Bu konuda belgelere dayalı, görsel anlatımlı elimizde hiç materyal yok” diye… Başka kurumlardan da hiç ses çıkmayınca ve bu konudaki ihtiyacı görünce işe soyunduk.

| Amacına ulaştı mı peki?
Henüz ulaşmadı ama bence bu bir başlangıç. Biz bu belgeseli bir yıl önce çektik. İlk gösterimini 100. yıl yürüyüşünden 4 gün önce Londra’da yaptık. Çünkü 1915 olaylarının kurgulayıcısı İngiltere idi. O ara biliyorsunuz ‘inlerine girdik’ söylemi çok yaygındı; biz de 1915 olaylarının kurgulayıcısı İngiltere’nin inlerine girip, belgeselin lansmanını orada yapalım dedik. Kraliyet sarayına yakın, çok prestijli bir sinema salonunda yaptık. 250’ye yakın davetli vardı. Oxford’dan, Cambridge’den tarih profesörleri, yabancı büyükelçiliklerden müsteşarlar vardı.

‘ASIL ÖZÜR DİLEMESİ GEREKEN İNGİLTERE’
| Nasıl karşıladılar belgeseli?

Örneğin Oxford’dan bir tarih profesörü soru-cevap kısmında “Ben sizin belgeselinizi eleştiriyorum çünkü burada Ermenilere yönelik hiç suçlama yok! Ben anlamadım kimi suçluyorsunuz?” diye bir çıkış yaptı. “Çünkü Ermeniler buraya gelip hep Türkleri suçlar” dedi. Ben de “Biz kimseyi suçlamıyoruz ama siz hep ‘Türkiye tarihiyle yüzleşsin ve özür dilesin’ diyorsunuz ya biz de bu işin kurgulayıcısı olarak İngiltere’nin öncelikle Ermeniler olmak üzere Türkiye’den özür dilemesini bekliyoruz. Çünkü Ermenileri birlikte yaşadıkları bir halka karşı vaatlerle kışkırttılar” diye herkesin ortasında yanıtladım. Zaten Kaçaznuni de kitabında bunu itiraf ediyor.

| Gelelim ABD seferinize…
Şu son birkaç yıla kadar sözde Ermeni soykırımı iddialarıyla ilgili yurtdışında hiçbir ciddi çalışma yapılmamış. Sadece kapalı devre bir takım toplantılarla parlamenterleri, senatörleri ikna etmeye çalışmışlar ama kamuoyunu bilgilendirmek ve Türkiye tarafına çekmek için ciddi bir faaliyet yürütülmemiş. Son yıllarda bu konuda Türk kuruluşlarında olsun, Dışişleri Bakanlığında olsun ciddi çalışmalar olduğunu ben gözlemliyorum. AİHM kararıyla zaten bu konudaki hukuki haklılığımızı zaten ortaya koymuş olduk. Ancak bizim Batı kamuoyunun zihnindeki Ermeni zehrini, Türkiye’ye karşı düşmanlığı temizlememiz lazım. Bu nasıl olur? Bu ancak böyle olur: Sinemalar, belgeseller ve konferanslarla… Belgeselimizin oralarda gösterilmesi de bunun bir parçası… Orada bize çeşitli organizasyon temsilcilerinin söylediği şuydu: Çok uzun zamandır Amerika’da bu çapta bir etkinlik zinciri yapılmadı. Los Angeles’tan başlayıp, Kaliforniya’ya hatta Kanada’ya uzanan bir etkinlik. Bunun sonucunda oralardaki Türk toplumu ayağa kalktı. İkincisi bu gösterimlerin çoğu üniversitelerde yapıldı. Bunlara birçok yabancı milletlerden akademisyenler katıldı. Japonundan, Honduraslısına, Meksikalısından Ermenisine kadar… Ve biz şunu gördük: Siz tezlerinizi objektif olarak sunduğunuzda çünkü biz hamaset yapmıyoruz, belgeyle anlatıyoruz -ki Amerikalıların şöyle bir özelliği var; belgeyi gördüğü zaman ikna olabiliyor yani bu konuda duygusal değiller- ve her toplumu ikna edebiliyoruz yeter ki gidelim. Yüz yıldır bizim kaybımız suskun kalmamız. Aman Batıyı rahatsız etmeyelim endişesiyle Türkiye’ye karşı önyargıları kalıcı hale getirmişiz.
‘Cemaat, bu milli meselede de
Türkiye’nin yanında değil’

| Bu süreçte hiç devlet desteği aldınız mı?
Hayır… Elbette gittiğimiz her yerde büyükelçilik ve konsolosluk yetkililerimiz, çeşitli Türk dernek ve kuruluşları bizi yalnız bırakmadı. Etkinliklerimizin organize edilmesi ve duyurulması noktasında yardımcı oldular. Onlara buradan bir kez daha çok teşekkür ediyorum. Ama böyle tarihsel bir konuda devlet desteği ya da sponsor desteği olması zaten uygun olmazdı. Biz bu konudaki haklılığımıza inandığımız için yola çıktık. Bunu her yerde gururla söylüyoruz.

| Cemaatin nasıl bir yaklaşımı oldu size?
Cemaatin yaklaşımı Ermeni tezlerini destekleyenlerin işine yarayacak şekilde oldu çünkü belli bölgelerde örgütlü olmalarına rağmen etkinliklerimiz hiç yokmuş gibi davranıp, suskunlukla karşıladılar!

| Son olarak, filmlerinize nasıl ulaşılabiliyor?
Web sitemizden yani “www.4951film.com.tr sayfamızdan bütün filmlerimize erişilebiliyor.

‘DİASPORA, ERMENİ ÇOCUKLARINI TÜRKİYE’YE KARŞI SAVAŞA HAZIRLIYOR!’
| Ermeni lobisinin tavrı nasıldı?

Mesela Los Angeles’ta Dr. Mehmet Perinçek’le birlikte ortak konferans ve gösterim yaptık. Geçen yıl Ermeni lobisi Perinçek’i ciddi anlamda tehdit etmişti, gelirse bilmem ne yaparız falan diye… Bu yıl da Los Angeles’ta konferans ve gösterimin nerede yapılacağını son bir kaç saate kadar gizli tuttuk güvenlik nedeniyle. Gelmek isteyenlerin iletişim bilgileri alındı. Onlar kontrol edildi falan çünkü Türk toplumuna karşı son derece saldırgan ve nefret dolu Los Angeles’taki Ermeni diasporası… 24 Nisan günü de ben bunu gördüm! Hatta bunun kısa filmini de çektim ki bir haftada 1.250.000 kez izlendi. Orada Los Angeles konsolosluğumuzun önünde toplanan Ermeni diasporasının yüzde 50’sinden fazlası 15 yaşından küçük çocuklardı. Oraya özellikle Türk nefreti aşılamak için bilinçli olarak getirilmişlerdi. Türk Bayrağına yapılan hakaretler, küfürler, cinsel organlarına sürtmeler… Bunlar kesinlikle normal tepkiler değildi. Bu konuyu Kaliforniya’da uzmanlarla konuştum ve bunların belirli bir kısmının Ermenistan’a götürülüp ileride Türkiye’ye karşı savaşmak için silahlı eğitim aldırıldığını dehşet içinde öğrendim.

| Ermeni ordusu mu kuruyorlar yani?
Ermeni ordusu demeyelim ama bunlar Amerika’nın elinde tuttuğu bir grup… Türk nefretiyle yetiştirilen bir topluluk… Son derece özgür hareket edebiliyorlar. Taş atıyorlar, küfür ediyorlar.
‘Bu konu okullarda ders olmalı’

| Size göre bundan sonra atılması gereken adımlar nelerdir?
Öncelikle bu konuda Türk toplumunu donanımlı bir hale getirmemiz lazım. Mesela Almanya’daki olay da budur. Kim verdi önergeyi: Türk asıllı Cem Özdemir… Daha nice Cem Özdemirler var aramızda! Yeri gelmişken bu konuda çalışmalarımızın olacağını belirteyim. Üstelik bu sadece Dışişleri Bakanlığımızın değil, Milli Eğitim Bakanlığı ve Kültür Bakanlığı gibi birkaç bakanlığımızın ortak ele alacağı bir proje olmalı. Belki okullara bu konuda bir ders konulmalı. Ortaokullardan başlayarak bu konuda topyekün bir aydınlanma seferberliği başlatılmalı. Özellikle yurtdışındaki ailelerimizin çocuklarına yönelik Osmanlı’yı, Cumhuriyet’i, Çanakkale’yi, 1915’i anlatan filmlerle ilgili hazırlıklarımız var. Yani önce kendi toplumumuzu aydınlatıp onlar üzerinden yabancı kamuoyunu ikna etmemiz lazım.

aydınlık

About armadmin 9321 Artikel
Günlük olaylara toplum duyarlılığını yükseltebilmeyi umuyoruz.