anadoluverumelimedya.com

Bakanlar Kurulu milletin ve hukukun üstünde tutulamaz

75 maddelik Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı 1 Ağustos’ta TBMM Başkanlığı’na teslim edildi.

Nükleer santral ve Kanal İstanbul gibi büyük altyapı projelerine işsizlik fonu ve özelleştirme gelirlerinden kaynakla finansman sağlayacak Varlık Fonu maddeleri ve AOÇ konusunda Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne imtiyaz sağlayan madde muhalefetin ve kamuoyunun “Fakirden alıp zengine veriyorsunuz” tepkisi üzerine tasarıdan çıkarıldı. Hatta muhalefet, AKP’nin yapıcı eleştirileri dikkate alarak bu maddeleri tasarıdan çıkarmasını övgüyle karşıladı. Ancak birkaç gün sonra bu maddeler aynı haliyle Plan ve Bütçe Komisyonu’na yeniden getirildi.

Reklam alanı

*

Varlık Fonu bir yana, tasarı içinde duyulmayan, bilinmeyen bir madde vardı ki tasarı metni ortaya çıkınca fark edildi.

Madde 70’ten söz ediyorum. ‘Stratejik yatırım’ adı verilen, önemli görülen yatırımlara Bakanlar Kurulu kararı ile mali imtiyazlar (gümrük vergisi, sigorta vs) ve yasal imtiyazlar getiriyor.

Buna gerekçe olarak ‘ülkemizin mevcut veya gelecekte ortaya çıkabilecek ihtiyaçlarını karşılama, arz güvenliğini sağlama, dışa bağımlılığını azaltma, teknolojik dönüşümünü sağlama’ sıralanıyor.

Gerekçeler kulağa hoş gelse de sözü edilen 9 çeşit mali imtiyaz normalde hiçbir vatandaşa ya da ‘hayırlı bir işe’ tanımlanmayacak cinsten; aralarında gümrük vergisi muafiyeti, enerjide yüzde 50 indirim, bedava hazine arazisi, hatta yatırıma ortak olmak bile var. Öyle ki, 5’inci paragrafta Bakanlar Kurulu kararı ile altyapı yatırımlarını bile devletin yapabileceği belirtiliyor!

4’üncü paragraf hepimizin yükümlü olduğu izin, tahsis, lisans, ruhsat ve tescil işlemlerini ‘kısıtlayıcı hüküm’ olarak ifade ederken, Bakanlar Kurulu’na istisna getirme yetkisi veriliyor; hatta yatırımı hızlandırmak ve kolaylaştırmak için yasal ve idari süreçlerde düzenleme yapma yetkisi veriyor.

*

Maddelere dair gerçek hayattan bir örnek verelim. Diyelim, nükleer santral yapacaksınız. Almanız gereken ruhsatlar, izinler ve lisans var. Bakanlar Kurulu sizi bütün bu belgelerden muaf tutabiliyor. Dahası, hazineden arazi verip vergilerini neredeyse sıfırlayabiliyor. Bunun için gerekli şart, yatırımınızın maddede belirtilen ‘stratejik’ özelliklere sahip olması. Bunlar, arz güvenliğini sağlama, dışa bağımlılığı azaltma gibi şeyler.

İklim ve enerji uzmanı Önder Algedik “Bu gerekçeler mantıklı olabilir ama pratikte dışa bağımlılığı azaltmak için Akkuyu Nükleer Santralı’nı yaptırdığımızı, arz güvenliği adı altında kömüre daha bağımlı hale geldiğimizi ve 1990’a göre kömür ithalatımızı 6’ya katladığımızı unutmamak lazım” diyor.

*

Jet hızıyla ilerleyen süreçte son durum şu…

Komisyondan geçen tasarı son haliyle yarın TBMM Genel Kurulu’na gelecek. Böylece TBMM tatile girmeden ve 3 aylık OHAL süresi bitmeden taslak kanunlaşmış olacak.

Karşılığı olmayan gerekçelerle Bakanlar Kurulu’na yasalar üstü yetki verilmesi, yükümlülüklerini yerine getirmeyen/getiremeyeceği belli yatırımlara kanunlar üstü imtiyaz sağlanması son derece yanlış.

Yanlıştan öte, Bakanlar Kurulu’na yasalar üstü yetki verdiği için tasarı açıkça kanuna aykırı. Kararın Anayasa Mahkemesi’ne gideceğine şüphe yok. Ama ne yazık ki burada OHAL sürecinin avantajı kullanılıyor.

*

Madde 70 ile milletin ve hukukun üstünde tutularak Bakanlar Kurulu’na yetki veriliyor. Bu yetki ile imtiyaz ve ayrıcalık dağıtılması sağlanıyor.
İzin veya ruhsat alamayan, lisans şartlarını yerine getiremeyen yatırımlar bu kılıfla yasaları aşabilecek. Ve bu hak onlara altın tepside sunuluyor.
Doğaya, kente, topluma karşı suç işleyen projelere kolaylık sağlanması kabul edilemez.

Bu madde torba yasadan çıkarılmalı ve daha iyi bir Türkiye için doğayı ve toplumu öne koyan adımlar atılmalı.

Melis Alphan / hürriyet

About armadmin 9321 Artikel
Günlük olaylara toplum duyarlılığını yükseltebilmeyi umuyoruz.