anadoluverumelimedya.com

Avrupa basını: Putin Türkiye ve NATO’yu birbirine düşürmek istiyor

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Putin’in 268 gün sonra bir araya gelmesi, dünyada ilk haber oldu. Bugünkü gazeteler ise, görüşmenin detaylarıyla okuyucularının karşısına çıktı.

Reklam alanı

İngiliz Daily Telegraph’ın da editoryal görüş sayfasında Türkiye-Rusya yakınlaşması ele alındı. Gazetenin görüşü şöyle:

“Avrupa Birliği ve NATO, Türkiye ve Rusya arasındaki diplomatik yakınlaşmanın gelişmesinden kaynaklanan önemli bir sorunla karşı karşıya. Yüzyıllar boyunca bu iki ülke birbirlerinin amansız düşmanlarıydılar ve 10 yıl önce stratejik ortaklık kurma çabaları Suriye iç savaşı nedeniyle tamamlanamadı.”

Suriye iç savaşında Rusya’nın Esad’ı desteklerken Ankara’nın ise onun düşmanlarını desteklediğini belirten gazete, iki ülke arasındaki ilişkilerin bir Rus jetinin geçen yıl düşürülmesi ardından en kötü seviyeye geldiğini hatırlatıyor ancak son dönemde ilişkilerin yeniden düzelme yoluna girdiğini aktarıyor:

“Ancak daha geçen ayki darbe girişiminin öncesinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Moskova’yla bir soğuk savaşla daha fazla baş edemeyeceğini anladı ve Kremlin’e öneriler yapmaya başladı. Başarısız darbe işi hızlandırmış gibi görünüyor: Dün Erdoğan, iki ülke arasındaki ilişkileri normalleştirmek üzerine anlaşmak için Vladimir Putin’le buluştu.

Putin için, Türkiye’nin NATO ve AB ile arasını açma fırsatı, Rusya’nın uçak düşürme olayına yönelik kızgınlığını yatıştırmak için ödenecek küçük bir bedel.

Türk liderin, engellenen darbe sonrası muhaliflere yönelik tasfiyesi AB liderlerini alarma geçirdi. Onlar Ankara’yı, gelecekte bir noktada Türkiye’nin AB’ye girebileceğine inanması için cesaretlendirmişti. AB liderleri ayrıca Türklerin Schengen bölgesinde serbest seyahate erişimini uygulamaya geçirmek için de söz vermişti. Ancak bunların ikisi için de herhangi bir tarih verilmedi. Bazı AB ülkeleri Türkiye’nin katılımını veto edeceğini açıkça beyan etti.”

Gazete, Erdoğan’ın, hiçbir lideri darbe girişimi sonrası Türkiye’ye gelmeyen AB’ye soğuk davrandığını ve başka yerde ittifaklar aradığını, bunun da Rusya’ya bazı fırsatlar verdiğini yazıyor.

Telegraph, Türk-Rus yakınlaşmasının Suriye politikası ve NATO açısından da önemli olduğunu belirtiyor:

“ABD’nin İncirlik’teki nükleer üssü Batı savunmalarının kilit bir parçasıdır. Türkiye NATO’dan ayrılırsa bu, çok ciddi bir darbe olacaktır.”

Telegraph, ‘Erdoğan’ın Rusya’ya, Putin’in Türkiye’ye ihtiyacından daha fazla ihtiyaç duyuyor olabileceğini ancak Rus liderin Avrupa başkentleri ve Washington’da yeni şaşkınlıklar yaratma şansını elde ettiğini’ yazıyor.

Financial Times: Putin her fırsatı değerlendirir

Financial Times gazetesi, konuyla ilgili yer verdiği bir yazıda Türk-Rus yakınlaşmasının Batı’da kaygı yarattığını, Putin’in Türkiye ve NATO’yu birbirine düşürmek için her fırsatı da değerlendireceğini yazdı.

Gazete, “Batı’nın, Türkiye’nin otokrasiye sürüklenme kaygılarına rağmen Erdoğan’dan vazgeçmesi için çok erken” yorumunu yaptı.

Yazının başında Batı’nın Türkiye ile ilişkilerinde son dönemde yaşanan sorunların 15 Temmuz darbe girişimi ardından derinleştiğini, Erdoğan’ın Rusya ziyaretinin böyle bir dönemde gerçekleştiğini ve Türkiye’nin NATO ve AB’deki müttefiklerinin kaygı içinde olduğu belirtiliyor.

Yazıda Batı’nın Türkiye’yle ilişkilerinde diplomatik bir ikilem içinde yer aldığı belirtiliyor ve özetle şu yorumlar aktarılıyor:

“Türkiye’nin NATO ve Avrupa’daki müttefikleri için kaygı duyacakları çok şey var. Darbeyi takip eden dönemdeki sıkı tedbirler Türkiye’nin uzatmalı AB üyelik arayışının canına okuyabilir.

Amerikan karşıtı duygular ABD’nin, Türkiye’nin darbeden sorumlu tuttuğu din adamı Fethullah Gülen’i iade etmeyi reddetmesiyle ateşlendi.

Putin liberal demokrasilerin eleştirisine maruz kalan güçlü bir ahbabını desteklemekten mutlu. Türkiye ve NATO’daki müttefiklerini birbirine düşürmek için her fırsatı da değerlendirecektir. Bu, Suriye’deki Batı siyaseti için acil riskler taşıyor.

Ana kaygısı Suriye Kürtlerinin isteklerini sınırlandırmak olan Türkiye, IŞİD’e karşı mücadelede güvenilmez bir ortaktı ancak Suriye’de Beşar Esad’la savaşan isyancı grupları silahlandırmada çok önemli bir mecraydı. Türkiye şimdi, Moskova’nın, Esad’ın herhangi bir geçiş süreci sırasında iktidarda kalması gerektiğine dair pozisyonunu üstü kapalı bir biçimde kabul etmesi için baskı altında olacak.

Bu risklere rağmen Suriye’yle ilgili Rus-Türk görüşmelerinin olumlu etkileri olabilir. Bu ülkelerin dahli olmadan bir siyasi çözüm olamaz ve Halep’teki kuşatmanın sonlanması iki ülkenin de çıkarına. Kuşatma, Rusya’nın hava gücünün sınırlarını ortaya koyarken Türkiye’ye yeni bir mülteci akışına da yol açabilir.

Batı’nın, Türkiye’nin otokrasiye sürüklenme kaygılarına rağmen Erdoğan’dan vazgeçmesi için çok erken. Moskova ziyareti, onun Batı’ya yönelik hesaplanmış bir önemsememe hareketi ama aynı zamanda pragmatizminin de göstergesi.

Türkiye’nin tüm komşularıyla kavga çıkarmaya gücü yetmez. Terörist saldırılar ve siyasi istikrarsızlık turistleri ve de aynı şekilde yatırımcıları korkutup kaçırıyor. Rusya, yaptırımları kaldırır ve enerji anlaşmalarını canlandırırsa ekonomik sıkışmışlığı dindirebilir. Ancak Avrupa Birliği çok daha önemli bir ticari ortak olarak durmaya devam ediyor ve NATO da savaş halindeki bölgedeki güvenliğin en iyi garantisi. Düşündüklerinden çok daha fazla manivela gücüne sahip olabilirler.

Türkiye Brüksel’le, mülteci krizi üzerine sıkı bir pazarlık yaptı ancak darbe girişiminin kıyılarındaki devriye faaliyetlerine engel olmasına rağmen mülteci akışında bir artış olmadı. Dahası, Erdoğan hâlâ Batı’nın ne düşündüğünü önemsiyor.

AB ve ABD Türkiye’yle ilişkilerinde taviz vermemeli. Hukukun üstünlüğüne yönelik her ihlali kınamalı ve Ankara’nın Gülen’in iadesini talebini desteklemek için kanıt sunması gerektiğinde ısrar etmeli. Türkiye’nin içeride ve sınırlarında karşılaştığı sorunları da kabul etmeliler.”

Frankfurter Rundschau: Avrupa geç kaldı, anlaşılır gibi değil!

Ziyaret, Alman basınının yorum sayfalarını da süslüyor. Frankfurter Rundschau Erdoğan’ın Putin’i ziyareti konusunda şu yorumu sunuyor okurlarına:

“Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mevkidaşı Putin’i ziyareti sadece Rus jetinin düşürülmesinden sonra iki ülke arasında oluşan buzların eridiği anlamına gelmiyor. Darbe girişimi sonrasında Erdoğan’ın yurtdışına yaptığı ilk ziyaret aynı zamanda Türkiye’nin Batı’dan uzaklaşmasının bir işareti ve darbe girişimi sonrasında bu zorlu partnere, yakışık almayan bir şekilde davranan Avrupa Birliği’ne de bir uyarı niteliği taşıyor.

Neden bugüne kadar yüksek düzeyde bir politikacının darbecilere karşı hükümet ve vatandaşlarla dayanışma sergilemek için Ankara’ya gitmemiş olması anlaşılır gibi değil.

Kitlesel tutuklamalar ve olası insan hakları ihlalleri rahatsız edici. Ama Batı Türk demokrasisi ile hemen dayanışma sergileseydi, şimdi bunları çok daha inandırıcı bir şekilde eleştirebilirdi. Bu gidişatı tersine çevirmenin vakti geldi de geçiyor. Avrupa Birliği’nin Türkiye’ye ihtiyacı var. Sadece mülteci dramında bekçi olarak değil, aynı zamanda Ortadoğu’nun kaosuna karşı bir istikrar kapısı olarak da.”

Frankfurter Allgemeine Zeitung: İnsanın kendi kendini korkutmasına gerek yok

Frankfurter Allgemeine Zeitung, Ankara-Moskova yakınlaşmasını şu satırlarla veriyor:

“NATO ve Avrupa Birliği’nde bazıları bu yakınlaşmayı endişeyle izliyor, zira ikilinin birlik olup Batı’ya karşı olacaklarından çekiniliyor.

İnsanın kendi kendini korkutmasına gerek yok. Öncelikle NATO’nun da geçen sonbahardaki gelişmeler karşısında alarma geçtiğini, olayın askeri açıdan çığırından çıkma ihtimalinin yüksek olduğunu ve krizin kesinlikle üstesinden gelinmesi gerektiğini hatırlamak lazım. En azından bu bulutların dağılması, rahatlamak için bir neden.

Türkiye Cumhurbaşkanı’nın Batı’dan destek görmediği inancıyla yüzünü Putin’e döndürmesi ise, St. Petersburg’da stratejik derinliği olan Batı karşıtı bir ittifakın oluşmasına değil, olsa olsa uzlaşma söylemi ekseninde kurulan çıkar ortaklığına bir işaret.”

Nürnberger Zeitung: Ankara’nın AB’ye bağımlılığı daha büyük

İki liderin dokuz ay aradan sonra buluşması Nürnberger Zeitung tarafından şöyle yorumlanıyor:

“Ortak hedeflerin yanı sıra Moskova ve Ankara arasında devasa farklar da mevcut. Örneğin Putin Suriye’de, Erdoğan’ın nefret ettiği Esad iktidarını destekliyor. Bu çözümü çok zor bir kriz. İşte tam da bu yüzden Putin ve Erdoğan’ın yeniden birbirleriyle konuşmaya başlaması olumlu bir gelişme. Ayrıca Ankara mülteciler konusunda ne kadar önemli olursa olsun, ülkenin ekonomik açıdan Avrupa Birliği’ne bağımlılığı daha büyük.”

Münchner Merkur: Kalıcılığı kuşkulu

Münchner Merkur gazetesi ise, sayalarında şu yoruma yer verdi:

“Putin Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın beklentilerini yerine getirdi ve kendisine St. Petersburg’da açık bir şekilde destek verdi. Bu genel siyasi konjonktüre bakıldığında çok da şaşırtıcı olmayan bir gelişme. Putin’in gerçekten de Erdoğan’ın ‘dostu Vladimir’ olacağına şüpheyle yaklaşmak lazım. Putin iki liderin daha güçlü olanı ve St. Petersburg’daki buluşmada da bunu gayet açık gösterdi. Bu yeni dostluk sadece şu anın şartlarına uygun olduğu için varılmış bir ortaklık. Kapsamı da askeri değil ekonomik. Kalıcılığı ise kuşkulu.”

milliyet

görsel: haberturk.com

About armadmin 9321 Artikel
Günlük olaylara toplum duyarlılığını yükseltebilmeyi umuyoruz.