anadoluverumelimedya.com

Bir Meclis Dolusu Kamer Genç

Nevra Ölçer / Anadolu ve Rumeli Medya

Reklam alanı

CM3L8125-yeni2-ld

 

Kamer Genç

Rahmetli..

Meclis’e yakışan bir adam.

Meclis’e derken, Atam’ın Meclis’ine..

Düşünün, Meclis’te herkes Kamer Genç ruhuna sahip olsa..

Bu ülke şahlanır mı?

Şahlanır..

Fabrika ayarlarına dönmüş olur mu?

Olur.

Nasıl mı?

Şöyle:

Her yerde devlet okullarının imam hatipe dönüştürülmesine “hayır” der hep bir ağızdan..

İki kardeş ..

Kız 15 yaşında. Eve hep teşekkür getirmiş. Son furyada gittiği okul kapandı. Şimdi hangi okula gideceği meçhul. Tekrardan sınavlara hazırlanıyor. Sıkıntıdan cilt döküntüsü başlamış.

Oğlan çok başarılı bir futbol oyuncusu. Orta okula gidecek. Okul yok. İmam hatipe gitmek istemiyorum diye ağlamaktan bir hal olmuş.

Babaları şöfor. Çocukları özel okula yollayacak parası yok. Anne “ben hiçbir şeyde yenildim demem, ama hayatımda ilk defa çaresizim” diyor. Durumu ne kadar ağır algıladığını görüyorsunuz.

Ne yapsınlar?

Devlet bu çocuklara okul temin etmek zorunda.  Ama etmiyor. Devlet, çocuklarına, eğilimlerine göre, en başarılı oldukları ve istedikleri alanlarda eğitim vermek zorundadır. Parası olmayan çocuklara “sen imam olacaksın” deme hakkına Anayasaya göre sahip değildir. Daha Anayasa’ya da gelmeden.. İnsan haklarına aykırı bir durum oluşturuyor bu. Vatandaşların eğitim hürriyetini elinden almak!

Eğer Meclis Kamer Gençlerden oluşsaydı, böyle her şey kendi haline bırakılır mıydı? Herkes şahlanır, konu rayına girerdi.

Bugün bir haber. Gerçek olduğuna inanmakta güçlük çektiğimiz kadar akla zarar.

“Feridun Sinirlioğlu başkanlığındaki Dışişleri heyeti, Yunanistan’la yapılan görüşmelerde, daha önce savaş sebebi sayılan, Yunanistan’ın kara suları sınırını 10-12 mile çıkaran anlaşmada uzlaşı sağladı. TSK anlaşmanın ‘kabul edilemez’ olduğunu savundu.” (bkz. Haberler)

Bu haberi görünce aklıma ilk Mondros ve bu anlaşmayı imzalayan Bahriye Nazırı Rauf Orbay geldi. Ama o ağlamıştı bu anlaşmayı imzalarken.

Bu ne demek biliyor musunuz?

Şöyle düşünün: Bir ada. Etrafı sularla kaplı. Bu sular onun karasuları. Yani adaya ait sayılıyor. Bu mesafe Ege adaları için 6 mil idi.

Birbirinden 15 mil mesafede 2 ada düşünün. Bunların karasuları 6 mil olunca, arada 3 mil uluslararası sular oluyor. Eğer bu ölçü 12 mil olursa, aradan kimse geçemiyor. Hepsi adalara ait sayılıyor.

Dünyada hukuken geçerli ölçü 12 mil. Ancak Ege’nin özel durumu nedeni ile bu ölçü 6 mil idi. Türk dışişlerinin en çok üzerinde durduğu konulardan biri oldu bu her zaman. (Aynı durum hava sahası için de geçerli)

Eğer bu 12 mil olursa, Türkiye Ege’de kıpırdayamaz. Çünkü en küçük adaların da kara suları var. Bu her şeyden önce bir ülke savunması problemi oluşturur.

Durum böyle iken, çok gündelik bir olaymış gibi, gazetelerde bir haber olarak karşımıza çıkıyor. Yer yerinden oynaması lazım iken.

Soruyoruz: Ne lüzum vardı? Karşılığında bir şey mi aldınız? Ne aldınız? Niçin kendi ülkemizin zararına olan bir konuda uzlaşmaya varıyorsunuz? NİÇİN?

Dediğim gibi, Kamer Genç’lerden oluşan bir Atatürk Meclis’imiz olsaydı, şahlanırdı bu ülke.

Allah rahmet eylesin.

Ama ayrıca: Milletvekili maaşları Atatürk’ün söylediği gibi öğretmen maaşlarını geçmemeli. O zaman hakikaten bu ülke için çalışmak, mücadele etmek isteyen kişiler bu Meclis’te yer alır diye düşünüyoruz.

Nevra Ölçer

Anadolu ve Rumeli Medya

About armadmin 9321 Artikel
Günlük olaylara toplum duyarlılığını yükseltebilmeyi umuyoruz.