anadoluverumelimedya.com

FRANSIZCA ÇEVİRMENİ SAFFET ŞAV’ IN İZMİR VE LOZAN ANILARI

Genç Mustafa Kemal’in Fransız Generale Uyarısı:

Reklam alanı

“9 Eylül 1922’ de İzmir kurtarılmış, Mudanya Mütarekesi imzalanmıştı. İstanbul’daki Müttefik Devletler işgal komiseri, birliklerinin komutanı General Pelle, bir zırhlıyla İzmir’ e gelmiş, Gazi’yle konuşmak istemişti. Gazi’nin kaldığı köşke geldiğinde, genç, güler yüzlü, ince davranışlı, Kafkas gömleği giymiş bir siville karşılaşmıştı. Gazi Mustafa Kemal bu gibi durumlarda, insanların beklentilerine uymayan biçimde davranırdı. Pelle, Türk Ordularının Boğaz’daki tarafsız bölgelere sokulmamasını, Trakya’ da Yunan sınırının İstanbul’daki İtilaf temsilcileri tarafından saptanmasını istiyor, böylece çıkabilecek çatışmaların önlenebileceğini söylüyordu.

Gazi’nin tepkisi kesin olmuştu:

-Görüyorum ki siz, ev sahibi ile hırsızı bir tutuyorsunuz. Bu facianın sorumluları İngilizler ve sizsiniz. Yunan ordularını donatıp üstümüze saldınız. Anadolu’ya kundak sokan siz oldunuz. Şimdi de insanlık adına aracılık yapmaya kalkıyorsunuz!

Ben çeviriyi yaparken heyecanlıydım. ‘Hırsız’ ın karşılığı olan kelimeyi hatırlayamadım ve atlayarak çevirdim. O anda Gazi yüksek sesle,
‘Yanlış çeviriyorsunuz. Hırsız, voleur, voleur’ dedi.

Oradakiler Gazi’nin sözlerini yumuşattığımı sandılar. Oysa gerçekten unutmuştum. Atatürk’ün söylediğini düzeltmeye kim cesaret edebilir ki?”

Lozan Konferansı’ nda İsmet Paşa:

“Dışişleri Bakanı İsmet Paşa’nın başkanlığındaki heyette Sağlık Bakanı Rıza Nur Bey, Maliye Bakanı Hasan Bey (Saka), danışman olarak da Şükrü Bey (Kaya) bulunuyordu. Genel Sekreterliği Reşit Saffet Atabinen yapıyor, Ruşen Eşref Ünaydın ile Yahya Kemal Beyatlı basın danışmanlığı görevini yürütüyordu. 21 Kasım 1922 günü başlayan konferansa İngiltere, Fransa, İtalya, Yunanistan, Sırp-Hırvat-Sloven Krallığı (Yugoslavya) ve Japonya katılıyordu. Boğazlar’ la ilgili çalışmalarda Sovyetler Birliği, Romanya ve Bulgaristan da bulunacaktı. ABD’ nin ise gözlemci olarak katılması kabul edilmişti.

İsmet Paşa salona, konferansa başkanlık edecek olan İngiltere Dışişleri Bakanı Lord Curzon’la aynı anda girmişti. Onlar kapıda göründüğünde salondakilerin tümü ayağa kalkmıştı.
Corzon’un konferansı başlatan konuşmasından sonra İsmet Paşa söz istemişti. Oysa, başkan konuşmasını bitirince törenin sona ermesi gerekirdi ve başka hiç kimse açış konuşması yapamazdı. İsmet Paşa, ‘ Öteki heyetler Türkiye’ye karşı savaşmış ülkelerin temsilcisidir. Onlar konuşunca bize de söz hakkı doğar’ diyor, nedense kabul etmeyerek ille de konuşmak istiyordu. Söz verilince paşanın anlattıkları da törenin nezaket kurallarını oldukça aşıyordu. Paşa, Türkiye’nin uğradığı haksızlıkları sayıyor, ulusun çektiği acılardan, içine düştüğü yoksulluklardan dem vuruyordu. Salonda bulunanların hepsi tedirgin olmuşlardı ama o, şunu vurgulamak istiyordu:
TBMM Heyeti, Versailles’ da Batılıların karşısına boynu bükük çıkan, el pençe durup yalnızca önüne konan belgeleri imzalayan Osmanlı vekilleri değildir. Paşa, her fırsatta bunu belirtiyordu.

Paşa, zaman zaman o kadar yorulup bunalıyordu ki, oturum aralarında buz gibi suyla duş almasını sağlıyorduk.”

BU VATAN, BÖYLESİNE KANLA, TERLE, ONURLA KURTARILDI. DIŞIMIZDAKİ EZELİ DÜŞMANLARA VE İÇİMİZDEKİ HAİNLERE RAĞMEN DE BİZİM OLMAYA DEVAM EDECEK!

Derleyen: Reşit Çağın 24 Temmuz 2016

ilk-kursun.com

About armadmin 9322 Artikel
Günlük olaylara toplum duyarlılığını yükseltebilmeyi umuyoruz.