anadoluverumelimedya.com

Atilla Coşkun: Ne AB ne de Türkiye bu darbeyi okuyamadı

Atilla Coşkun / odatv

Reklam alanı

Birleşik Krallık’ın Avrupa Birliği’nden AB çıkıp çıkmamasını belirleyen referandum 23 Haziran 2016’da sonuçlandı. Referandumu Brexit taraftarları kazandı.

15 Temmuz’da Türkiye’ye darbe girişiminde bulunuldu.

Tez şu:

Brexit ile Türkiye’deki darbe girişimi arasında neden sonuç ilişkisi mevcuttur.

Nasıl mı?

Birleşik Krallık, Anglosakson bir ülke olarak her zaman ABD’ye AB’den daha yakın olmuştur.

 

Birleşik Krallık AB üyesiyken bile birlik bünyesinde özel bir konuma sahip olmuştur.

Birleşik Krallık ABD ile NATO öncülüğünde AB’nin dış politikasında lokomotif rol üstlenmiştir.

İsrail Ortadoğu’da ABD için ne ise Birleşik Krallık AB içinde odur. ABD’nin hegemonyasının muhafaza etmek ve geliştirmektir.

ABD sadece bu nedenle Birleşik Krallık’ın AB bünyesinde kalmasını dilemiştir. Zaten kimse de referandumdan önde gerçekten Brexit’in gerçekleşeceğine inanmamıştır. Brexit taraftarları anketlerde baskın çıktığında ve sonuç belirsizleşmeye başladığında, referanduma bir hafta kala, AB yanlısı görüşleriyle bilinen İşçi Partili milletvekili Jo Cox, seçim kampanyası sırasında silahlı ve bıçaklı saldırıda bir suikast sonucu yaşamını yitirmiştir. Amaç seçim sürecini maniple etmekti. Birileri atmosferi değiştirip Brexit’i engelleyebileceklerini umuyordu.

Ama öyle olmadı.

ABD, AB içindeki en büyük Truva atını kaybetti.

AB’nin yayılmaya dayanan Anglosakson dış politika çizgisi tehlike altındaydı.

ABD’nin en büyük korkusu her zaman AB’ye olan kontrolü kaybetmektir. AB’nin bağımsız bir dış politika izlemesidir. Ukrayna bahanesiyle Rusya ile AB’nin ortaklığa dayanan ilişkisini bu nedenle bozmuştur.

Birleşik Krallık AB’den çıkınca ABD’nin bu korkusu artarak devam etmektedir.

Uzun vadeli olarak, AB’nin Türkiye’yi de yanına alarak bağımsız bir dış politika izleme olasılığı var. Bunu engellemenin en iyi yolu Türkiye’yi AB’den uzaklaştırmak.

Türkiye AB’den nasıl uzaklaştırılır?

İşte…

Darbe.

Bu darbe Erdoğan’ı düşürmek için yapılmış, ille de devlet yönetimini ele geçirmek için yapılmış bir darbe değildir.

Bu darbe AB’nin Türkiye’yi de yanına alarak Ortadoğu’da daha fazla güç kazanmasını engellemek amaçlı yapılan bir operasyon. AB’nin bağımsız ve homojen bir oluşum olmasını engellemektir.

ABD, AB’yi Rusya gibi kendisine karşı rakip olarak görmektedir.

Bu darbe sayesinde, şimdi artık tüm engellemelere karşı, Avrupa’da Türkiye’nin AB’ye üye olmasını destekleyen tüm siyasi oluşumlar ve güç odakları, Türkiye gibi bir ülkenin AB’ye üye olamayacağı kanısında.

Ne AB ne de Türkiye bu darbeyi okuyamıyor!

Darbe girişiminden sonra Alman siyaseti ve medyası gibi diğer Avrupa ülkelerinde de Erdoğan’a karşı karalama kampanyaları hızlandırıldı. Cemaat darbe girişiminin suçlusu değil de mağduru gibi gösteriliyor. En küstahı ise Cemaat’in Alevi ve Kürt vatandaşlarla yana yana getirilmesi.

AB, hatta ciddi ciddi darbenin “false flag” olabileceği tartışması içerisinde, Erdoğan’ın karşıt taraf kılığına girerek darbeyi kendisinin yaptığı ima ediliyor.

Darbenin gerçek amacı böylece pekiştiriliyor. AB Türkiye’den uzaklaştırılıyor. Ve darbenin gerçek suçluları gizleniyor.

Ne demiştik?

Tekrarlıyorum:

Bu darbe Erdoğan’ı düşürmek için yaptırılmamıştır.

Devleti ele geçirmek için de yaptırılmamıştır.

Bu darbe AB’yi Türkiye’den uzak tutmak içindir. AB’ye karşı yapılmış bir darbedir.

Aynısı Rusya’ya karşı da yapılmıştır.

Düşürülen o Rus uçağı, Türkiye ile Rus ilişkilerine düzenlenen bir darbeydi. Rusya’ya yapılan bir darbeydi.

Türkiye jeostratejik bir konuma sahiptir.

Su kaynaklarına sahiptir.

Petrol ve gaz güzergahıdır.

Genç bir topluma sahiptir.

Etrafı denizle kuşatılmıştır.

Türkiye’yi yanına alan kazanır. Türkiye kendini kullandırmazsa Türkiye de kazanır.

Yaşananlar Erdoğan’dan veya diğer mikro olaylardan daha da ötededir.

 

 

About armadmin 9322 Artikel
Günlük olaylara toplum duyarlılığını yükseltebilmeyi umuyoruz.