anadoluverumelimedya.com

Hükümet Almanya’yı soykırım kararından pişman edecek önlemler almalıdır

Onur Öymen Alman meclisinde alınan soykırım kararını değerlendirdi. “Hükümet Almanya’yı bu kararından pişman edecek önlemler almazsa bunun, başta ABD olmak üzere başka ülkelerde de benzeri kararların alınmasının yolunu açacağından kaygı duyulmalıdır” dedi

 ONUR ÖYMEN’İN AÇIKLAMASI
Reklam alanı

Alman Parlamentosu, beklendiği gibi, dün Ermenilerin soykırım iddiasını destekleyen bir kararı onayladı. Tarihi gerçekleri ve uluslararası hukuku hiçe sayan, Türk milletinin duygularını rencide eden bu karar Alman Parlamentosunun tarihine kara bir leke olarak geçecektir. Üstelik bu kararı sadece Alman Parlamentosuna mal etmek de doğru değildir. İktidarın iki büyük ortağı Hıristiyan Demokrat/Hristiyan Sosyal Partilerle Sosyal Demokrat Parti bu kararı desteklemişlerdir. Yanı bu karar Alman devletinin politikasını yansıtmaktadır. Esasen Almanya Cumhurbaşkanı Joachim Gauck’da 15 Nisan 2015 tarihinde Ermeni soykırım iddiasını benimseyen bir açıklamada bulunmuştu.

Alman Parlamentosunun kararı tarihi gerçekleri saptırmaktadır. Kararda Ermenilerin nasıl Rus ordularına katılarak Türk birliklerine saldırdıklarından, nasıl yüzbinlerce masum Türki katlettiklerinden tasarıda hiç söz edilmemektedir. Oysa bu olaylarda hayatını kaybeden Türklerin sayısı devletimizin resmi bilgilerine göre 519,000 kişidir.

Savaş alanlarındaki Ermenilerin hangi nedenlerle ülkenin güvenlikli bölgelerine sevk edildiklerine değinilmemektedir.

Alman Parlamentosu kararında Birleşmiş Milletlerin 7 Aralık 1948 tarihli Soykırımla Mücadele Sözleşmesinde soykırım kararının sadece olayın cereyan ettiği ülkenin ilgili mahkemesi veya yetkili kılınmış bir uluslararası mahkeme tarafından alınacağı yolundaki ifadelere de hiç atıfta bulunulmamaktadır.

Ayrıca, bu konuyla ilgili olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin Perinçek davasında aldığı kararında ve Fransız Yüksek Mahkemesinin 8 Ocak 2016 tarihinde aldığı ve Parlamentoların soykırım kararı veremeyeceğine ilişkin görüşlerden de söz edilmemektedir. Yani Alman Parlamentosu kendini uluslararası hukukun üstünde görmekte ve Alman devletini bağlayan uluslararası anlaşmaları ve Yargı kararlarını yok saymaktadır.

Oysa 2012 yılında Sosyal Demokrat Parti’yle Yeşillerin Almanya Sömürge İmparatorluğu’nun 1904 yılında Namibya’nın yerli halkı Herrerolara yaptığı katliamın soykırım olarak nitelendirilmesi için hazırladığı karar tasarısı Alman Hükümeti tarafından engellenirken Birleşmiş Milletlerin söz konusu sözleşmesine atıfta bulunulmuş ve bu sözleşmenin geriye doğru geçerli sayılamayacağı hatırlatılmıştı. Nedense Alman Hükümeti bu defa aynı gerekçeyi kullanmak lüzumunu hissetmemiştir.

Kararda Ermeni soykırım iddialarının okul kitaplarında yer alması ve müfredata dahil edilmesi önerilmekte, yani Alman çocuklarının yanı sıra Alman okullarına giden Türk çocuklarına da Türklerin soykırımcı olduğu iddialarının öğretilmesi istenilmektedir. Bu Türk milletini derinden incitici bir tavırdır.

Türkiye, Meclisiyle, Hükümetiyle, siyasi partileriyle, basınıyla, sivil toplum örgütleriyle bu kararın çıkmasının kuvvetle muhtemel olduğu aylarca öncesinden bilindiği halde zamanında gerekli tepkiyi gösterememiştir. Özellikle göçmenlerin geri kabul anlaşması yapılırken bu tasarısının Meclisten geri çekilmesini şart koşulmamıştır. Başbakan Merkel’le yapılan üst düzey görüşmelerde ülkemizin bu konudaki hassasiyetinin ikna edici ve sonuç alıcı bir şekilde anlatılamadığı izlenimi alınmaktadır.

Ana muhalefet partisinin son zamanlarda Sosyal Demokrat Parti ve Yeşillerle yaptığı görüşmelerde de ikna edici olamadığı anlaşılmaktadır. İktidarın ve muhalefetin tasarıya hayır demeğe ikna edebildiği toplam olarak sadece 1 Alman milletvekili olmuştur.

Basınımızın büyük bir bölümü bu konuda iyi bir sınav verememiş, yumurta kapıya gelinceye kadar, bu konudaki uyarılara kulak tıkamış, örneğin 114 eski CHP milletvekilinin Alman parlamenterlere gönderdiği mektuba bile sütunlarında yer vermemiştir.

Eğer şimdi hükümet Almanya’yı bu kararından pişman edecek önlemler almazsa bunun, başta ABD olmak üzere başka ülkelerde de benzeri kararların alınmasının yolunu açacağından kaygı duyulmaktadır.

Bir süreden beri Türkiye’nin ulusal çıkarlarına, haklarına ve haysiyetine sahip çıkma refleksini törpülemeye çalışan iç ve dış çevrelerin çabalarını etkisiz kılmak için Türk milletinin böyle zamanlarda nasıl birlik ve beraberlik içinde mücadele edebileceğini göstermemiz gerekiyor. En zor zamanlarda bile milli hedefler etrafında birleşebildiğini gösteren Türk halkının bu zorlu sınavı da başarıyla geçeceğine inanıyorum.

onlinemedya

About armadmin 9321 Artikel
Günlük olaylara toplum duyarlılığını yükseltebilmeyi umuyoruz.