anadoluverumelimedya.com

Osmanlı Patates Yüzünden mi Çöktü?

Osmanlı İmparatorluğu tarihi Türk eğitim sisteminin önemli parçalarından biri olması sebebi ile hiç de yabancısı olduğumuz bir konu değildir. 300 yıl içinde küçücük bir beylikten “cihan imparatorluğuna”, baş döndürücü bir hızla yayılan devletin nasıl önlenemez şekilde çöktüğünün açıklamalarına ilk okul tarih kitaplarında bile rastlamak mümkün. Ancak çok durağanmış gibi görünen tarih biliminde bile bu konuda bildiklerimizi kökünden sarsabilecek, ezber bozan buluşlar, paradigmayı alt üst edebilecek gelişmeler oluyor.

Reklam alanı

Bu yeni görüşün sahibi İngiltere’deki Devonshire Üniversitesi Osmanlı ve Yakındoğu çalışmaları Direktörü Lord Herbert Smith. Smith, Osmanlı devletinin çöküşüne, genelde kabul edildiği gibi, yeni ticaret yollarının keşfedilmesi, Amerika kökenli altın arzının artışı dolayısı ile yaşanan devalüasyon, teknolojide geri kalma ya da padişahların yetersizliği gibi nedenlerin sebep olmadığını düşünüyor. Lord Smith’e göre sebep patates. Yanlış okumadınız patates.

 “Ne zaman patates yesem hayranı olduğum Fatih, Kanuni gibi padişahların Amerika’nın keşfinden sonra eski dünyaya gelen bu lezzeti bir kez bile tadamamış olmasına üzülürdüm” diyen Smith şöyle devam ediyor: “Birgün bunu düşünürken zihnimde bir şimşek çaktı, belki Osmanlı’nın o dönemki başarılarının altında patatesle tanışmamış olması yatıyordu. Basit bir araştırma bu konudaki şüphelerimi daha da artırdı. Patatesin Avrupa’da yayılış haritası ile Osmanlı’nın sınırlarındaki küçülme neredeyse birebir aynıdır. Patates, Avrupa kıtasına ilk kez 1577’de getirilmiş. Osmanlı Devleti’nin “Duraklama Dönemi”ne girmesi ise 1579. Tabi bu dönemde Osmanlı’da tüketilmiyor o yüzden de bu dönemde toprak kaybı yok. 1700’lerin başında yaşanan kıtlıktan sonra patates Fransa’dan başlayarak Avrupa içlerine yayılmış, 1770’ler civarında Osmanlı sınırına dayanmıştır. Nitekim 1800’lerden kalma askeri kayıtlarda bilhassa batı bölgelerinde karavanalarda patates yemeklerinin bulunduğu görülmektedir.  Bu dönemden itibaren tüm yenileşme çabalarına, reformcu padişahlara hatta II. Abdülhamit gibi dirayetli bir hakana rağmen toprak kaybının durdurulamamasının ardındaki sebep patates tüketimi olabilirdi.”
Lord Smith bu iddiasının altını doldurabilmek amacı ile araştırmalara başlamış botanik ve genetik alanındaki çalışmalar onu çok ilginç bir bulguya götürmüş. Kendisi de Navajo yerlilerinden olan Arizona Stimson Üniversitesi genetikçilerinden Atekha Grimclaw 2010 yılında Amerikan yerlilerinin %82,4’ünde ortak olan bir genetik varyasyon saptamış. Bu varyasyona sahip yerlilerin kas yapılarında bir zayıflık bulan Grimclaw, araştırmayı derinleştirince bu zayıflığın yerlilerde patatesin içinde bulunan Patatin maddesinin tüketiminden kaynaklandığını bulmuş. Üstelik patates tüketimi sınırlanan yerlilerin kas güçleri bir – iki ay içinde normale geliyormuş. Ancak Amerikan patates lobisi bu son çalışmanın saygın dergilerde yayınlanmasını engellemiş.

Lord Smith “Amerika yerlilerinin 250 ila 100 bin yıl kadar önce Orta Asya’dan Amerika’ya göçtükleri düşünülürse, başka bir Orta Asya kökenli halk olan Türklerde de benzer bir genetik varyasyon olması kuvvetle muhtemeldir.” diyor. “Patates tüketmeye başlayan Türk askerleri giderek güçsüz düşmüştür bu da savaşlardaki yenilginin ve imparatorluğun çöküşünün başlıca nedenidir. Türklerin başarılı olduğu Çanakkale ve Kurtuluş savaşlarında ekim dikim yapılamaması ve parasızlık dolayısı ile askere patates verilemediği, buğday, mercimek ve peksimetle beslenen askerlerin kuvvetlerini kazanarak başarılı olduğu görülecektir.”
Büyük bir Türk dostu olan Smith’in bir başka çağrısı da Türk bilim adamlarına. “Patatin maddesine karşı hassasiyet geninin Türklerde araştırılması gerekir. Şüphem yok ki patates tüketiminin önlenmesi Türklerin dünya sahnesindeki hak ettikleri yeri almalarını sağlayacaktır.”

artfulliving

About armadmin 9321 Artikel
Günlük olaylara toplum duyarlılığını yükseltebilmeyi umuyoruz.