anadoluverumelimedya.com

Zarrab’ın ipini Zencani çekecek, faturayı Türkiye ödeyecek!

“Kriz çıkarmak maliyetli bir iştir.” demişti, Türkiye’yi iyi tanıyan bir İranlı diplomat. Tahran’daki evinde, şiirden, tarihten, siyasetten konuşuyorduk. Ve eklemişti, “Her krizin, maliyetini çıkarana kadar devam etmesi gerekir. Yoksa krizi icat eden ülke zarar eder.”
Sözlerin bağlamı nükleer kriz ya da Suriye değil, Dağlık Karabağ’dı o gün için… İran doğrudan taraf bile değildi bu krize. Ama süreci maliyet hesabı olarak görüyordu kendisi ve diğer taraflar açısından… Sonraki dönemde İran’ın adının geçtiği her uluslararası krizde o diplomatın sözlerini hatırladım: “Kriz çıkarmak maliyetli bir iştir.”
En son İran’ı uluslararası sistemle barıştıran nükleer anlaşma ve yakın tarihin en önemli yolsuzluk dosyası olan Zencani davasında da bu söz üzerine uzun uzun düşündüm. Ortada cevap bulması gereken bir dizi soru vardı. Mesela Ruhani yönetimi ekonomik ambargo dönemine kurulan yolsuzluk ekonomisini tasfiye etmek istediği bu davada nasıl bir maliyet analizi yaptı? Rejimin muhafazakar kanadına yakın yargı mercileri Zencani’nin kurduğu yolsuzluk ağının Türkiye -ve tabi ki Reza Zarrab- bağlantılarına ulaşılmasına neden ve neyin karşılığı engel oldu? Hatta bu bağlantıların araştırılmasını isteyen vekilleri bile neden üstü kapalı tehdit etti? Bir çoğu İran siyasetinin iç dengeleriyle ilgili başka bir çok soru… Tamam, rejim içi dengeler ve maliyet hesapları İran siyasetini uzaktan izleyenler için bile sır değildi. Ama çatışmanın boyutları sadece bundan mı ibaretti? Her krizde olduğu gibi İran’ın petrol paralarıyla ilgili yolsuzluğun uluslararası sistemle ilgili maliyeti yok muydu? Mesele sadece İran’ın kayıp 2.8 milyar doları mıydı?
ZENCANİ’NİN AVUKATI: EVET, KARA PARA AKLANDI!
Tam da Zencani davasını İran iç politikasına hapsetmek isteyen güç merkezleri mevzi kazanmışken dosyanın uluslararası boyutunu gözler önüne seren iki önemli gelişme yaşandı. Önce İran’a gitmesi halinde havaalanında tutuklanması muhtemel olan 17 Aralık zanlısı Reza Zarrab, belki FBI ile anlaşarak belki başka çaresi kalmadığı için ABD’ye gitti ve tutuklandı. Ardından Adalet Bakanı Pur Muhammedi’nin, “2.8 milyar borcunu ödersen idamdan kurtulursun.” çağrısına rağmen İran makamlarıyla işbirliği yapmayan Zencani, yurt dışı bağlantıları hakkında ifşaata başladı. Hem de ne ifşaat… Zencani’nin avukatı Resul Kuhpayezade, çok hesaplı bir çıkışla müvekkili ile ortağı Reza Zarrab’ın yaptığı işlemlerin ‘kara para aklama’ olduğunu ancak ikilinin bu işlemlerle İran’a hizmet ettiğini söyledi. Hatta bir yerlere mesaj vermek için, “Zarrab’ın tutuklanması, Zencani’nin ülkeye hizmette anahtar bir rol üstlendiğini ispat etti.” ifadesini kullandı.
FATURAYI KİM ÖDEYECEK?
Bu ifadelerin yargılama aşamasında Zarrab dosyasına girmesi sürpriz olmaz. Üstelik Zencani’nin hamleleri bununla sınırlı kalmadı. Cumhurbaşkanı Ruhani’nin İİT Zirvesi için Türkiye’de bulunduğu ve İran Merkez Bankası Başkanı’nın ABD Hazine Bakanı ile buluştuğu günlerde avukatı Kuhpayezade, müvekkilinin iyi niyet göstergesi olarak ve verilen idam cezasında indirim yapılması amacıyla yurtdışındaki malvarlıklarının bir bölümünü noter huzurunda devlete devrettiğini açıkladı. Ve Zencani önemli bir kısmı Türkiye’de olduğu sanılan mal varlıklarının vekâletini İran Petrol Bakanlığı’na devretti. Zencani’nin malvarlığı listesinde neler olduğunu ve ne kadarının Türkiye’yi ilgilendirdiğini henüz bilmiyoruz. Hatırlatalım, Babek Zencani bugüne kadar sadece yedieminlerinden birinin Türk vatandaşı Kudret Tuncel olduğunu ifşa etmişti. Avukatı da, “Tuncel, Zencani’nin 550 milyon dolar değerindeki mal varlığını gasp etti.” diyerek ağır suçlamalar yöneltmişti.

Reklam alanı

Ardından İran Petrol Bakanlığı da Zencani’nin Türkiye’deki malvarlıklarına, -Onur Air hisseleri gibi- el koymak için dava açmıştı. Savcı Bharara’nın hazırladığı iddianamede ismi kodlanan isimlerden biri Kudret Tuncel olabilir mi? Ya da bir diğer ismin Zencani’nin şirketlerini devrettiği Merve Irmak olması sürpriz olur mu? Şimdilik bilmiyoruz, bekleyip göreceğiz. Ama bu iki gelişme davaların seyrini kapsamını kökten değiştirecek nitelikte. Nedeni şu; İran’ın petrol paraları yolsuzluğu -17 Aralık da sadece rüşvet değil aynı zamanda yolsuzluk soruşturmasıydı- başından itibaren sadece İran, sadece Türkiye veya sadece ABD’yi ilgilendiren bir dava değildi. Eninde sonunda uluslararası maliyeti olacaktı. Şimdi o maliyet netleşiyor. Üstelik ABD yargısı aracılığıyla… Peki, bu kabarık faturayı kim ödeyecek? İran mı? Tahminimi ve bir gözlemimi aktarayım. Üstelik çok başka bir kriz üzerinden…
IŞİD’İ HİLAFET İDDİASI OLANLAR DÜŞÜNSÜN
Bağdadi’nin hilafet ilan ettiği gün, Ahmedinejad’ın yardımcılarından Mir Taceddin ile İŞİD’in bölge ve İran için taşıdığı riskleri konuşuyorduk. Müstehzi bir ifadeyle şöyle dedi Mir Taceddin ‘Malum bizim hilafet iddiamız yok. İŞİD’i hilafet iddiası olanlar düşünsün’. ‘Nasıl olur? Şiileri tekfir eden İŞİD İran için büyük tehdit değil mi?’ diye sordum’. ‘İŞİD bize zarar veremez. İran bir şekilde İŞİD’in üstesinden gelir. Ama korkarım hilafet iddiasında bulunan başkaları o belanın altında kalacak’ dedi. Ve ekledi ‘Bunu söylerken de sadece tarihe atıf yapmıyorum.’ İran’ın İŞİD meselesini nasıl avantaja çevirdiğine bir bakın. Korkarım İran iç siyasetteki bütün dengeleri değiştirecek petrol paraları yani Zencani-Zarrab davasını –üstelik ABD ile paslaşarak- en az riskle sonuçlandıracak ve ambargo döneminin yolsuzlarını tasfiye edecek. Büyük ihtimalle asıl maliyetini de bakanları, bürokratları bankları ile kara para ağının içinde olan Türkiye ödeyecek.,
Meydan

About armadmin 9321 Artikel
Günlük olaylara toplum duyarlılığını yükseltebilmeyi umuyoruz.