anadoluverumelimedya.com

13 Mart bombasının hedefi ve panzehri

Mehmet Ali Güller

37 yurttaşımızı kaybettiğimiz son terör saldırısı artık Türkiye’nin belli bir dalga boyu içinde terörle istikrarlı hedef alındığını ortaya koyuyor: Bir başkentin son altı ayda üç büyük terör saldırısıyla hedef alınması sıradışıdır.

Reklam alanı

Kuşkusuz “bombacı kim”, “bombayı attıran kim” soruları ve yanıtları önemlidir. Fakat bu kronikleşmiş “terör dalgası” durumu, meseleye acilen çok daha farklı bir pencereden bakmayı gerektiriyor: İktidar krizi!

Bombaların sahibi kim olursa olsun, hedefi ne olursa olsun, tüm bunlardan bağımsız olarak ortaya çıkan en büyük gerçek Türkiye’nin ciddi bir iktidar krizi yaşadığı gerçeğidir.

ÜÇ İHTİMAL VE AMERİKANCI İKTİDAR SEÇENEKLERİ

Tabi eldeki ilk verilere ve siyasi gelişmelere bakarak 13 Mart bombasının hedefi açısından şu ihtimalleri düşünmeliyiz:

1) Ankara bombaları “yeni-Açılım masası” kurmayı hedefliyor.

2) Ankara bombaları “ya başkanlık ya kaos” eksenli saltanat mücadelesiyle ilgilidir.

3) Ankara bombaları Erdoğan’la tıkanan “model ortaklığı” darbeyle bir üst versiyona güncelleme hedefi taşıyor.

Her üç ihtimal de aslında birbiriyle ilintilidir; hatta ikisi birbirinin bütünleyenidir.

İhtimallerden hangisinin gerçekçi olduğu önümüzdeki günlerde daha da netleşecektir.

PANZEHİR: KOMŞULARLA ANLAŞMA

Ankara bombasının ana ve alt hedefleri ne olursa olsun, Türkiye’nin acil ihtiyacı doğru panzehri bulmaktır. Zira hangi hedef gerçekleşirse gerçekleşsin, hem Türkiye’yi hem de bölgeyi hedef almaktadır. Çünkü her üç ihtimalin de Türkiye’yi zorladığı yer bölgesel savaş meydanıdır!

Panzehir “yurtta barış, komşularda barış” ilkesine dayanan, anti-emperyalist ve bağımsızlıkçı bir çizgidir.

“Yurtta barış, komuşlarda barış” ilkesi pasif bir temenni değil, tersine tıpkı Atatürk‘ün zamanında uygulandığı gibi komşularla aktif bir işbirliğini esas almalıdır.

Türkiye bir yol ayrımındadır. Ya Suriye politikasını hızla değiştirecek ve Moskova-Tahran-Şam ekseni ile anlaşacak, ya da terör dalgalarıyla güncellenen “model ortaklığı” içinde bölgeyi daha büyük bir ateşe sokacak.

Ankara bombalarının ortaya koyduğu gerçeği “iktidar krizi” diye nitelememiz bu nedenledir. Çünkü mesele en sonunda gelip en yakıcı şekilde Türkiye’yi hangi çizginin yöneteceği sorusuna dayanmıştır.

Türkiye ya bir halk hareketi ile saray saltanatını yıkacaktır, ya da terör dalgalarıyla zorlanan Amerikancı seçeneklerden birine mecbur kalacaktır.

Bu noktada en büyük tehlike ise Washington’daki bir kanadın BOP eşbaşkanına “ya reform ya istifa baskısı” yapmasına bakarak “Erdoğan’ı savunma çizgisine” girilmesidir. Erdoğan her durumda ABD içi seçeneklerin bir parçasıdır.

Türkiyeci bir çözüm bulabilmek, öncelikle bu noktaya esaslı bir çizgi çizmekten geçer!

Mehmet Ali Güller
14 Mart 2016

About armadmin 9321 Artikel
Günlük olaylara toplum duyarlılığını yükseltebilmeyi umuyoruz.